İlhan Polat
Köşe Yazarı
İlhan Polat
 

DEĞİŞMEYEN GERÇEKLER

Kuşkusuz hepimiz insan ömrünün sınırlı olduğunu öldükten sonrada geri gelmek gibi bir lüksümüzün olmadığını çok iyi biliyoruz. O zaman öldükten sonraki hayatımız hakkında mantıksal olarak kafa yormamız gerekmez mi. Kuşkusuz gerekir ama insan nefsinin hazları ve gafletinden dolayı bu kusurunu hiç göremez. Başka bir deyişle” göz her şeyi görür kendini göremez.” Hatayı hep başka yerde ararken kendimizi muhasebe etme, hiç aklımıza gelmez. Tanrı inancı olmayan hiçbir topluluk yoktur. Eksik olan Allah onun istediği gibi inanmaktır Hz Âdemden beri gönderilen din tektir. Hâşâ Allahtan başka ilah olmadığına göre Allah ilahi mesajı her topluma o günkü insanların seviyelerine göre göndermiştir. Bütün kitaplar aynı mesajı söyler Allahtan başka ilah yoktur, insan en yüce yaratıktır dünyanın yaradılış nedeni de insandır. Allah insanı merkeze koyarak evreni yaratmıştır. Peki, insandan istenen nedir. İnsana yüklenen Pozitif ve negatif değerlerle imtihan olmasıdır. Pozitif değerler akıl ve vahiy, negatif değerler nefis ve şeytani ayartılardır. Bunları hep bilir gibi yaparız ama gereğini yerine getirmek çok da işimize gelmez. . Yanlış yapmamızın temel nedeni de dünyayı geçim dünyası olarak adlandırmamızdır. Hâlbuki dünya geçim dünyası değil imtihan dünyasıdır. Henüz büyüklüğüne idrak edemediğimiz evreni Allah Dünyada gülelim eğlenelim diye yaratmış olabilir mi. Yaradılış maksadı unutup, dünya malına göz dikerek onu elde etmek için hiçbir değer tanımama, cazip görünse de bu tehlikeden sıyrılarak yüce bir gaye için çalışmak zor olsa da imkânsız değildir. Hedefe geçim gayesini koymadan sınandığımızın farkında olarak hareket edersek geçimimizi sağladığımız gibi, yaradılış gayesine uygun olarak ahretimizi, yani ebedi ve gerçek hayatımızı garanti altına almış oluruz. Bunun içinde hayatımızı;  Ufuk sunmayan dar görüşlülükten kurtulmak,  Söylenmesi lazım gelen gerçekleri yeri geldiğinde korkusuzca söyleme cesaretini göstermek,  Özünde ve sözünde tutarlı olmak,  Bireysel davranışlarımızın inancımız ve evrensel değerlere uygun hale getirmek,  Beşeri ilişkilerimizde ilahi iradenin belirlediği üslup ve muhtevayı yakalamak,  Davranışlarımızda nezaketi ve zarafeti ilke edinmek,  Kabiliyeti kör eden kolaycılık yerine, hak bildiği konularda zora talip olmak,  Başkalarının menfaatini en az kendi menfaatimiz kadar düşünmek,  Ezbere, geleneğe dayalı inanç yerine, sorgulayıcı din anlayışına sahip olmak,  Dürüst geçinmek yerine gerçekten dürüst olmak,  Her saniyemizin ilahi iradenin kontrolünde olduğunu idrak ederek davranmak, İlkelerine göre tanzim etmeliyiz  
Ekleme Tarihi: 23 Şubat 2024 - Cuma
İlhan Polat

DEĞİŞMEYEN GERÇEKLER

Kuşkusuz hepimiz insan ömrünün sınırlı olduğunu öldükten sonrada geri gelmek gibi bir lüksümüzün olmadığını çok iyi biliyoruz. O zaman öldükten sonraki hayatımız hakkında mantıksal olarak kafa yormamız gerekmez mi. Kuşkusuz gerekir ama insan nefsinin hazları ve gafletinden dolayı bu kusurunu hiç göremez. Başka bir deyişle” göz her şeyi görür kendini göremez.” Hatayı hep başka yerde ararken kendimizi muhasebe etme, hiç aklımıza gelmez. Tanrı inancı olmayan hiçbir topluluk yoktur. Eksik olan Allah onun istediği gibi inanmaktır

Hz Âdemden beri gönderilen din tektir. Hâşâ Allahtan başka ilah olmadığına göre Allah ilahi mesajı her topluma o günkü insanların seviyelerine göre göndermiştir. Bütün kitaplar aynı mesajı söyler Allahtan başka ilah yoktur, insan en yüce yaratıktır dünyanın yaradılış nedeni de insandır.

Allah insanı merkeze koyarak evreni yaratmıştır. Peki, insandan istenen nedir. İnsana yüklenen Pozitif ve negatif değerlerle imtihan olmasıdır. Pozitif değerler akıl ve vahiy, negatif değerler nefis ve şeytani ayartılardır. Bunları hep bilir gibi yaparız ama gereğini yerine getirmek çok da işimize gelmez. . Yanlış yapmamızın temel nedeni de dünyayı geçim dünyası olarak adlandırmamızdır. Hâlbuki dünya geçim dünyası değil imtihan dünyasıdır.

Henüz büyüklüğüne idrak edemediğimiz evreni Allah Dünyada gülelim eğlenelim diye yaratmış olabilir mi. Yaradılış maksadı unutup, dünya malına göz dikerek onu elde etmek için hiçbir değer tanımama, cazip görünse de bu tehlikeden sıyrılarak yüce bir gaye için çalışmak zor olsa da imkânsız değildir. Hedefe geçim gayesini koymadan sınandığımızın farkında olarak hareket edersek geçimimizi sağladığımız gibi, yaradılış gayesine uygun olarak ahretimizi, yani ebedi ve gerçek
hayatımızı garanti altına almış oluruz.

Bunun içinde hayatımızı;
 Ufuk sunmayan dar görüşlülükten kurtulmak,
 Söylenmesi lazım gelen gerçekleri yeri geldiğinde korkusuzca söyleme cesaretini göstermek,
 Özünde ve sözünde tutarlı olmak,
 Bireysel davranışlarımızın inancımız ve evrensel değerlere uygun hale getirmek,
 Beşeri ilişkilerimizde ilahi iradenin belirlediği üslup ve muhtevayı yakalamak,
 Davranışlarımızda nezaketi ve zarafeti ilke edinmek,
 Kabiliyeti kör eden kolaycılık yerine, hak bildiği konularda zora talip olmak,
 Başkalarının menfaatini en az kendi menfaatimiz kadar düşünmek,
 Ezbere, geleneğe dayalı inanç yerine, sorgulayıcı din anlayışına sahip olmak,
 Dürüst geçinmek yerine gerçekten dürüst olmak,
 Her saniyemizin ilahi iradenin kontrolünde olduğunu idrak ederek davranmak,
İlkelerine göre tanzim etmeliyiz

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yuzyilgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.