Doç.Dr Nurettin Akçakale
Köşe Yazarı
Doç.Dr Nurettin Akçakale
 

İFRAT VE TEFRİT

İfrat; aşırı abartmak anlamına gelirken tefrit ise bir şeyi yeterince ciddiye almamak, önemsememek anlamına geliyor. Bu yazıda ifrat ve tefritten uzak ortada yaşamanın, orta yolcu olmanın ve radikalleşmemenin faydalarından bahsedeceğim:))) Hep böyle hoş görüsüz müydük yoksa sonradan mı kantarın topunu kaçırdık bilmiyorum ama iyiye gitmediğimiz iyi yapmadığımız kesin. Hoşumuza giden şeylerde aşırı övgü ve karşı olduğumuz olaylara karşı ise eleştiride inanılmaz derece de acımasız olduk. Bildiğim tek şey özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasından sonra bildik bilmedik, tanıdık tanımadık herkes hakkında edep erkan dışı yapılan yorumlar ve eleştirilerdeki hadsizlik. Maalesef ağzı olan konuşuyor. Hiç düşündüğünüz oluyor mu acaba? Ya savunduğumuz fikirler, peşinden gittiğimiz ideolojiler tutuğumuz partiler düşündüğümüz kadar iyi değillerse veya muhalifi olduğumuz, eleştirdiklerimiz ve karşı olduklarımız gene ya düşündüğümüz kadar kötü değillerse… O zaman ne yapacağız??? Sizce de sevgide veya yergide çok aceleci olmuyor muyuz? Ayrıca hesap sorma ve yargı mercii bizim haddimize değilken biz kim oluyoruz ki sadece birkaç kez görüştüğümüz, hakkında sadece yalan yanlış birkaç haber okuduğunuz, kulaktan dolma birkaç bilgi kırıntısı ile birisini övme, destekleme veya yargılama, eleştirme ve kötüleme hakkını kendimizde nasıl bulabiliyoruz? Son yıllarda çok sık şahit olduğumuz olayların başında bazıları kendini bilmezler boğazına kadar pislik içindeyken sanki bu zatı muhteremlere vahi gelmiş gibi insanları Cennetlik, Cehennemlik diye kategorize etme hakkını kendinde buluyor olmalarıdır. Bunu en çok topluma mal olmuş ölen insanların arkasından yapılan yazılı ve görsel paylaşımlardan görüyoruz. İslam dinine göre ve eminim ki bütün semavi dinlerde Müslüman olsun olmasın, bütün insanlar hatta bütün yaratılmışlar yaşarken ve ölümünden sonra da eşrefi mahluktur ve saygıdeğerdir. Bu sebeple gerek ölüm sonrası henüz defnedilmeden gerekse defnedildikten sonra kabirde iken insanın bu saygınlığına aykırı davranışlardan kaçınmak gerekir. Hz. Peygamber (sas), yanından geçen bir cenaze için ayağa kalkmış, orada bulunan sahabelerin kendisine bunun bir Yahudi cenazesi olduğunu söylemeleri üzerine, “O da bir insan değil miydi?” buyurmuştur. Ne acıdır ki günümüz Müslümanlarında Peygamber (sas) ahlakının ve hoş görüsünün zerresini göremiyoruz. Galiba kimseyi kınamamak en güzeli! Ola ki günahından haberdar olduğumuz bir insanın tövbesinden haberimiz olmaya. Hayatın her alanında ifratta veya tefritte yani uçlarda yaşamak kişinin olayları yanlış anlamasına, yorumlamasına ve hata yapmasına neden olur. Bu nedenle en doğrusu orta yolcu olmak veya orta yolu bulmaktır. Övgüde ve yergide iyice ölçüsüzleştik. Övünce adeta ilahlaştırdıklarımız olduğu gibi yerince de Şeytanlaştırdıklarımız oluyor. Ya iyi gibi gördüğümüz şeyler, olaylar veya kişiler düşündüğümüz kadar iyi değilse veya kötü dediğimiz kişiler veya olaylar o kadar kötü değilse? Muhyiddin İbn Arabi; bizler kirlenmemekle değil, temizlenmekle yükümlüyüz demekte. Siz cehennem tellallarının dediklerine bakmayın bu hayatta her ne yaşamış olursanız olun Allah'tan ümit kesilmez ve Allah’tan asla ümit kesmeyin. Eğer kalben pişman iseniz yaşadığınız her saniye sizin için ümit var demektir. İnsanlar hakkında iyi veya kötü diye hüküm vermeden önce Peygamber Efendimizin şu sözünü unutmamak gerek…! “Sen nereden biliyorsun? Açıptan kalbine mi baktın?”
Ekleme Tarihi: 04 Mart 2024 - Pazartesi
Doç.Dr Nurettin Akçakale

İFRAT VE TEFRİT

İfrat; aşırı abartmak anlamına gelirken tefrit ise bir şeyi yeterince ciddiye almamak, önemsememek anlamına geliyor.

Bu yazıda ifrat ve tefritten uzak ortada yaşamanın, orta yolcu olmanın ve radikalleşmemenin faydalarından bahsedeceğim:)))

Hep böyle hoş görüsüz müydük yoksa sonradan mı kantarın topunu kaçırdık bilmiyorum ama iyiye gitmediğimiz iyi yapmadığımız kesin.

Hoşumuza giden şeylerde aşırı övgü ve karşı olduğumuz olaylara karşı ise eleştiride inanılmaz derece de acımasız olduk.

Bildiğim tek şey özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasından sonra bildik bilmedik, tanıdık tanımadık herkes hakkında edep erkan dışı yapılan yorumlar ve eleştirilerdeki hadsizlik.

Maalesef ağzı olan konuşuyor.

Hiç düşündüğünüz oluyor mu acaba?

Ya savunduğumuz fikirler, peşinden gittiğimiz ideolojiler tutuğumuz partiler düşündüğümüz kadar iyi değillerse veya muhalifi olduğumuz, eleştirdiklerimiz ve karşı olduklarımız gene ya düşündüğümüz kadar kötü değillerse…

O zaman ne yapacağız???

Sizce de sevgide veya yergide çok aceleci olmuyor muyuz?

Ayrıca hesap sorma ve yargı mercii bizim haddimize değilken biz kim oluyoruz ki sadece birkaç kez görüştüğümüz, hakkında sadece yalan yanlış birkaç haber okuduğunuz, kulaktan dolma birkaç bilgi kırıntısı ile birisini övme, destekleme veya yargılama, eleştirme ve kötüleme hakkını kendimizde nasıl bulabiliyoruz?

Son yıllarda çok sık şahit olduğumuz olayların başında bazıları kendini bilmezler boğazına kadar pislik içindeyken sanki bu zatı muhteremlere vahi gelmiş gibi insanları Cennetlik, Cehennemlik diye kategorize etme hakkını kendinde buluyor olmalarıdır.

Bunu en çok topluma mal olmuş ölen insanların arkasından yapılan yazılı ve görsel paylaşımlardan görüyoruz.

İslam dinine göre ve eminim ki bütün semavi dinlerde Müslüman olsun olmasın, bütün insanlar hatta bütün yaratılmışlar yaşarken ve ölümünden sonra da eşrefi mahluktur ve saygıdeğerdir.

Bu sebeple gerek ölüm sonrası henüz defnedilmeden gerekse defnedildikten sonra kabirde iken insanın bu saygınlığına aykırı davranışlardan kaçınmak gerekir.

Hz. Peygamber (sas), yanından geçen bir cenaze için ayağa kalkmış, orada bulunan sahabelerin kendisine bunun bir Yahudi cenazesi olduğunu söylemeleri üzerine, “O da bir insan değil miydi?” buyurmuştur.

Ne acıdır ki günümüz Müslümanlarında Peygamber (sas) ahlakının ve hoş görüsünün zerresini göremiyoruz.

Galiba kimseyi kınamamak en güzeli! Ola ki günahından haberdar olduğumuz bir insanın tövbesinden haberimiz olmaya.

Hayatın her alanında ifratta veya tefritte yani uçlarda yaşamak kişinin olayları yanlış anlamasına, yorumlamasına ve hata yapmasına neden olur.

Bu nedenle en doğrusu orta yolcu olmak veya orta yolu bulmaktır.

Övgüde ve yergide iyice ölçüsüzleştik.

Övünce adeta ilahlaştırdıklarımız olduğu gibi yerince de Şeytanlaştırdıklarımız oluyor.

Ya iyi gibi gördüğümüz şeyler, olaylar veya kişiler düşündüğümüz kadar iyi değilse veya kötü dediğimiz kişiler veya olaylar o kadar kötü değilse?

Muhyiddin İbn Arabi; bizler kirlenmemekle değil, temizlenmekle yükümlüyüz demekte.

Siz cehennem tellallarının dediklerine bakmayın bu hayatta her ne yaşamış olursanız olun Allah'tan ümit kesilmez ve Allah’tan asla ümit kesmeyin.

Eğer kalben pişman iseniz yaşadığınız her saniye sizin için ümit var demektir.

İnsanlar hakkında iyi veya kötü diye hüküm vermeden önce Peygamber Efendimizin şu sözünü unutmamak gerek…!

“Sen nereden biliyorsun? Açıptan kalbine mi baktın?”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yuzyilgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.