Prof. Dr. Ömer Adil Atasoy İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Ömer Adil Atasoy İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi
 

MAHMUD ABBAS’IN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNDE YAPTIĞI KONUŞMA SONRASI

FİLİSTİN DEVLET BAŞKANI MAHMUD ABBAS’IN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNDE YAPTIĞI KONUŞMA SONRASI, İRAN LİDERLİĞİ’NİN İSRAİL DEVLETİ TARAFINDAN ŞEHİT EDİLEN HAMAS LİDERİ İSMAİL HANİYE’NİN SUİKASTİ İLE İLGİLİ MİSİLLEME KARARI NASIL UYGULANACAK?     Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Ankara’ya davet edilen Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmud Abbas’ın 15 Ağustos 2024 Perşembe günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) yaptığı tarihi konuşma Mecliste zaman zaman ayakta alkışlandı. Ortadoğu, Arap devletleri ve tüm dünyada ilgi ile takip edilen Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın konuşmasında ortaya çıkan bazı önemli notları sayın okuyucularımıza aktarmak ve bu açıklamaların İran Dini Liderliğinin Şehit İsmail Haniye’nin intikamının mutlaka alınacağına dair açıklamalarına etkilerini değerlendirmek istiyoruz. Mahmut Abbas’ın konuşmasının doğrudan muhatabı olmamakla beraber, dünya sulhu ve Ortadoğu dengeleri bakımından önemli bir anlaşmazlık ve silahlı çatışmaya dönüşme eğilimi taşıyan; İran’da hunharca bir suikast sonucu şehit edilen, Gazze’nin İsrail işgalinden kurtarılması için savaşan Hamas’ın Lideri Şehid İsmail Haniye’nin intikamını almak için İran Liderliği İsrail’e misilleme yapmaya hazırlandığını açıklamış bulunuyor.  Bu misillemenin şekli ve zamanı belirtilmemiş ve açıklanmamış olduğu için İsrail ve Amerika tarafında derin teyakkuz ve endişe ile bekleme haline gelinmiş ve İran tarafının bu misillemeden kaçınması için yoğun bir temas ve ikna trafiği gerçekleşmiş bulunmaktadır. Mahmud Abbas’ın Meclis konuşmasından gazete manşetlerine de konu olan şu önemli sözlerini öncelikle vurgulamak isteriz. “Önümüzde bir çözüm kalmadı. Ben Filistin Liderliğindeki bütün kardeşlerimle birlikte Gazze’ye ve Mescidi Aksaya gitmek kararı aldım. Sınır tanımayan düşmanlığa karşı birlikteyiz. Bizim hayatımız Gazze’deki bir çocuğun hayatından daha değerli değildir. Ya zafer ya şehadet” diyerek Gazze’ye olan ilgi ve bağlılığını açıklamıştır. Ayrıca şu önemli sözlerin de altını çizmek gerekmektedir. “Askeri değil, siyasi yöntemler barışı getirebilir. İsrail’in kısmi çözümlere yönelmesi doğru değildir. Gazze bütün olarak bizimdir. Tıpkı Batı Şeria ve Doğu Kudüs gibi. Topraklarımızın bir karışını dahi Filistin Devletinin dışında bırakan ve parçalayan çözümü kabul etmiyoruz.” diyerek bütünleşik bir Filistin Devletinin er veya geç kurulacağını ve tanınacağını, Gazze’nin ise bu Devletin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtti. Sayın Abbas şunu da ekledi ki; “Şu anda Filistin’in birliği henüz kurulmuş değil. Kendi aramızda ulusal uzlaşma ve birlik çabalarımız devam ediyor. Ne kadar hızlı uzlaşır ve birlikteliğimizi sağlar isek zafere o kadar hızlı ulaşırız” şeklinde “Ulusal Birlik” çabalarının devam etmekte olduğunu belirtmiştir. Bu açıklamalar Filistin Halkı adına sevindirici gelişmelerdir. Sayın Abbas ayrıca, Gazze’de İsrail Devletinin gerçekleştirdiği soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlara duyarsız kalan Amerika başta olmak üzere Batılı Devletlerin “Adaletin” yanında durmaları gerektiğini belirtti gibi; Filistin’i ve Gazze’yi destekleyen, soykırım ve insanlık aleyhine işlenen suçlara karşı duran özgür dünya insanlığına da teşekkür etti. Mahmud Abbas’ın konuşmasında Filistin ve Gazze’nin geleceği bakımından öne çıkan temel bakış açısı: Filistin Devletinin, Birleşmiş Milletler Antlaşması ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Kararlarına uygun olarak barışçı yollardan kurulması ve tanınmasını sağlama yaklaşımı oldu. Ayrıca Gazze’de işlenen soykırım suçları bakımından Lahey Ulusları Adalet Divanı Savaş Suçları Mahkemesi Kararlarının bir an önce BMGK tarafından uygulamaya konulmasını talep etti. Kendisini davet eden ve bu konuşmayı yapma fırsatı veren Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM’ne ve Türk halkına teşekkür etti. “Ya zafer!.. Ya Şehadet!…” sözleri ise konuşmanın ruhuna uygun en heyecan uyandıran, Meclisteki Siyasi Parti Grupları ve  davetliler tarafından dakikalarca ayakta  alkışlanan sözler olarak tarihe geçti. Özet olarak, Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmud Abbas’ın konuşması, barışçı ve Ortadoğuda İran  ile İsrail arasında gelişmekte olan savaş ihtimalini ve Şehit İsmail Haniye’ye yapılan hunhar suikast dolayısıyla yükselen tansiyonu düşüren, adeta “savaş istemiyoruz, savaş yerine adaletli bir barış istiyoruz” diyen bir konuşma oldu. Konuşmanın, İran’ın İsmail Haniye’ye yapılan alçak suikast sebebiyle ne şekilde İsrail ve Amerika’ya cevap vermesi gerektiğine dair ip uçları veren bir konuşma olarak gerçekleştiğini söyleyebiliriz. İran Devleti için İsrail ve Amerika’ya karşı Şehit İsmail Haniye’nin intikamını alacak şekilde İsrail’e misilleme yaparak cevap vermek mi daha uygun bir seçenek olacak? Yoksa, İsmail Haniye’nin şehit edilmesinin asıl sebebi olan Filistin ve Gazze’nin kayıtsız şartsız istiklal mücadelesinin 40 binleri aşkın şehidin kanları pahasına kazanılmasını sağlayacak barışçı politika ve girişimleri desteklemek mi tercih edilecek? Şehit İsmail Haniye’nin intikamının alınması er veya geç gerçekleşecektir. Ama nasıl? Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın bu tarihi konuşmadan sonra, İran Devleti ve “Dini Liderliği”nin bir kere daha misilleme yapma ve intikam alma tepkisini nasıl ve ne şekilde ortaya koyacakları üzerinde düşünmeleri ve değerlendirmeleri gerekmektedir. “Kanı kanla yumanın doğru olup olmadığını” Devlet aklı ve yüz yılları aşkın tarihi ve yakın geçmişi kapsayan Devlet tecrübesi; mevcut ekonomik ve askeri şartlar altında yeniden değerlendirilmesi doğru olacaktır. Bu yazının hazırlandığı ve ilk yazımının yapıldığı günlerde İran’da önemli bir gelişme daha oldu. 17 Ağustos 2024 Günü Yeni seçilen İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, oluşturmuş olduğu “Kabinenin” 19 Bakan Adayının niteliklerinin gözden geçirilerek onaylanacağı halka açık İran Meclis görüşmelerinin açılışında yaptığı konuşma ile İran’nın günlük meselelerine ve hükümet politikalarına dair önemli açıklamalarda bulundu.  İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, Meclise sunduğu kabinenin bir “ulusal birlik hükümeti” olduğunu söyledi: “Hükümetin halkın haklarını koruyacağını” belirterek, “Milletin tüm fertlerinin sesini, dönüşüm ve değişim isteklerini duyduklarını” açıkladı. Cumhurbaşkanı’nın konuşmasındaki şu cümlelerde öne çıkmaktadır: “Ülke, ağır şartlar altında. Halk da ekonomi açısından zor durumda. Sosyal, çevresel, eğitim ve kültür alanlarındaki adaletsizlikler her şeyi etkiliyor. Hükümetin görevi adil davranmak, yani halkı memnun etmektir. Bu, tüm kalbimizle inandığımız prensiptir. Hiçbir din, hiçbir inanç, hiçbir iman, hiçbir peygamber, hiçbir insan için adaletin dışına çıkmamıştır. Bütün mücadele adaletle ilgilidir. Bütün meselemiz halkın bizden memnun olması gerektiğidir. Fakat halk bizden memnun değil. İnsanların kendi hallerinden hoşnut olmaması Allah’a savaş açmak demektir. Bu bizim kusurumuz, Amerika’nın ve yabancıların değil” diyerek açık ve cesur bir öz eleştiri yapmıştır. Pezeşkiyan, İran’a yönelik tehditler konusunda ise “Bu tehditlerin başında Amerika geliyor. Amerika yaptırımlar uyguluyor. Ancak birlik olursak bu tehditleri bertaraf edebiliriz. Bölgede gerginlik ve savaş var, kan dökülüyor. Komşularımızla ilişkilerimiz zayıf. Sosyal sermayemiz azaldı, iç bütünlüğümüz zayıfladı” diyerek hem öz eleştiri ve durum tespiti yapıyor hem de yapılması gerekenleri sıralayarak önerdiği ulusal birlik hükümetine güven oyu verilmesini Millet Vekillerinden talep ediyor. Bu açıklamalar da gösteriyor ki, İran’nın seçilmiş yeni Cumhurbaşkanı, kendisini tebrike ve geldiği sırada şehit edilen Gazze Hamas Mücahitlerinin lideri İsmail Haniye ile en son ve yakın hatıraları olan, aynı rüyayı birlikte gören bir kişi olmasına rağmen, Devlet Yöneticisi olarak açıklamalarında intikam yemininden, misillemeden ve savaşın genişletilerek devamından söz etmemiştir. Bu bakımdan, kuracağı hükümet bir savaş hükümeti değil belki bir restorasyon, yaraları sarma hükümeti olarak nitelenebilir. Barış ve halkın memnuniyetini sağlamak üzerine bir hükümet politikası uygulayacağını ve tüm İran halkının mutluluğu için çalışacağını açıklamış bulunmaktadır. Bu demek değildir ki İsrail, Amerika ve Batılı müttefiklerinden gelecek saldırı ve tecavüzler karşısında eli kolu bağlı olarak duracaktır. Muhakkak İran Devleti her türlü meşru müdafaa hak ve yeteneklerini kullanmaktan çekinmeyecektir. İran’ın Dini Önderi Ali Hamaney, bu hunhar ve alçak suikastın intikamının er veya geç alınacağını açıklamıştır. Ama henüz istişareler tamamlanmamış, bu intikamın nasıl ve ne zaman alınacağı henüz netlik kazanmamış, intikam talimatı verilmemiştir. Ali Hamaney, İran’ın Dini Lideri ve “İlahi Buyruğun” yorumu ve uygulanması konusunda salim aklın baş temsilcisi olarak, muhakkak kahraman Şehidin aziz şehadetinin sebebi olan amaçların gerçekleşmesini sağlayacak ve kurulmakta olan “İran ulusa birlik hükümetinin” politikalarını gerçekleştirmeye imkan sağlayacak yönde karar verecektir.
Ekleme Tarihi: 26 Ağustos 2024 - Pazartesi
Prof. Dr. Ömer Adil Atasoy İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi

MAHMUD ABBAS’IN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNDE YAPTIĞI KONUŞMA SONRASI

FİLİSTİN DEVLET BAŞKANI MAHMUD ABBAS’IN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNDE

YAPTIĞI KONUŞMA SONRASI, İRAN LİDERLİĞİ’NİN İSRAİL DEVLETİ TARAFINDAN ŞEHİT EDİLEN

HAMAS LİDERİ İSMAİL HANİYE’NİN SUİKASTİ İLE İLGİLİ

MİSİLLEME KARARI NASIL UYGULANACAK?

 

 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Ankara’ya davet edilen Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmud Abbas’ın 15 Ağustos 2024 Perşembe günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) yaptığı tarihi konuşma Mecliste zaman zaman ayakta alkışlandı. Ortadoğu, Arap devletleri ve tüm dünyada ilgi ile takip edilen Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın konuşmasında ortaya çıkan bazı önemli notları sayın okuyucularımıza aktarmak ve bu açıklamaların İran Dini Liderliğinin Şehit İsmail Haniye’nin intikamının mutlaka alınacağına dair açıklamalarına etkilerini değerlendirmek istiyoruz.

Mahmut Abbas’ın konuşmasının doğrudan muhatabı olmamakla beraber, dünya sulhu ve Ortadoğu dengeleri bakımından önemli bir anlaşmazlık ve silahlı çatışmaya dönüşme eğilimi taşıyan; İran’da hunharca bir suikast sonucu şehit edilen, Gazze’nin İsrail işgalinden kurtarılması için savaşan Hamas’ın Lideri Şehid İsmail Haniye’nin intikamını almak için İran Liderliği İsrail’e misilleme yapmaya hazırlandığını açıklamış bulunuyor. 

Bu misillemenin şekli ve zamanı belirtilmemiş ve açıklanmamış olduğu için İsrail ve Amerika tarafında derin teyakkuz ve endişe ile bekleme haline gelinmiş ve İran tarafının bu misillemeden kaçınması için yoğun bir temas ve ikna trafiği gerçekleşmiş bulunmaktadır.

Mahmud Abbas’ın Meclis konuşmasından gazete manşetlerine de konu olan şu önemli sözlerini öncelikle vurgulamak isteriz. “Önümüzde bir çözüm kalmadı. Ben Filistin Liderliğindeki bütün kardeşlerimle birlikte Gazze’ye ve Mescidi Aksaya gitmek kararı aldım. Sınır tanımayan düşmanlığa karşı birlikteyiz. Bizim hayatımız Gazze’deki bir çocuğun hayatından daha değerli değildir. Ya zafer ya şehadet” diyerek Gazze’ye olan ilgi ve bağlılığını açıklamıştır. Ayrıca şu önemli sözlerin de altını çizmek gerekmektedir. “Askeri değil, siyasi yöntemler barışı getirebilir. İsrail’in kısmi çözümlere yönelmesi doğru değildir. Gazze bütün olarak bizimdir. Tıpkı Batı Şeria ve Doğu Kudüs gibi. Topraklarımızın bir karışını dahi Filistin Devletinin dışında bırakan ve parçalayan çözümü kabul etmiyoruz.” diyerek bütünleşik bir Filistin Devletinin er veya geç kurulacağını ve tanınacağını, Gazze’nin ise bu Devletin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtti. Sayın Abbas şunu da ekledi ki; “Şu anda Filistin’in birliği henüz kurulmuş değil. Kendi aramızda ulusal uzlaşma ve birlik çabalarımız devam ediyor. Ne kadar hızlı uzlaşır ve birlikteliğimizi sağlar isek zafere o kadar hızlı ulaşırız” şeklinde “Ulusal Birlik” çabalarının devam etmekte olduğunu belirtmiştir. Bu açıklamalar Filistin Halkı adına sevindirici gelişmelerdir.

Sayın Abbas ayrıca, Gazze’de İsrail Devletinin gerçekleştirdiği soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlara duyarsız kalan Amerika başta olmak üzere Batılı Devletlerin “Adaletin” yanında durmaları gerektiğini belirtti gibi; Filistin’i ve Gazze’yi destekleyen, soykırım ve insanlık aleyhine işlenen suçlara karşı duran özgür dünya insanlığına da teşekkür etti.

Mahmud Abbas’ın konuşmasında Filistin ve Gazze’nin geleceği bakımından öne çıkan temel bakış açısı: Filistin Devletinin, Birleşmiş Milletler Antlaşması ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Kararlarına uygun olarak barışçı yollardan kurulması ve tanınmasını sağlama yaklaşımı oldu.

Ayrıca Gazze’de işlenen soykırım suçları bakımından Lahey Ulusları Adalet Divanı Savaş Suçları Mahkemesi Kararlarının bir an önce BMGK tarafından uygulamaya konulmasını talep etti.

Kendisini davet eden ve bu konuşmayı yapma fırsatı veren Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM’ne ve Türk halkına teşekkür etti. “Ya zafer!.. Ya Şehadet!…” sözleri ise konuşmanın ruhuna uygun en heyecan uyandıran, Meclisteki Siyasi Parti Grupları ve  davetliler tarafından dakikalarca ayakta  alkışlanan sözler olarak tarihe geçti.

Özet olarak, Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmud Abbas’ın konuşması, barışçı ve Ortadoğuda İran  ile İsrail arasında gelişmekte olan savaş ihtimalini ve Şehit İsmail Haniye’ye yapılan hunhar suikast dolayısıyla yükselen tansiyonu düşüren, adeta “savaş istemiyoruz, savaş yerine adaletli bir barış istiyoruz” diyen bir konuşma oldu. Konuşmanın, İran’ın İsmail Haniye’ye yapılan alçak suikast sebebiyle ne şekilde İsrail ve Amerika’ya cevap vermesi gerektiğine dair ip uçları veren bir konuşma olarak gerçekleştiğini söyleyebiliriz.

İran Devleti için İsrail ve Amerika’ya karşı Şehit İsmail Haniye’nin intikamını alacak şekilde İsrail’e misilleme yaparak cevap vermek mi daha uygun bir seçenek olacak? Yoksa, İsmail Haniye’nin şehit edilmesinin asıl sebebi olan Filistin ve Gazze’nin kayıtsız şartsız istiklal mücadelesinin 40 binleri aşkın şehidin kanları pahasına kazanılmasını sağlayacak barışçı politika ve girişimleri desteklemek mi tercih edilecek?

Şehit İsmail Haniye’nin intikamının alınması er veya geç gerçekleşecektir. Ama nasıl?

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın bu tarihi konuşmadan sonra, İran Devleti ve “Dini Liderliği”nin bir kere daha misilleme yapma ve intikam alma tepkisini nasıl ve ne şekilde ortaya koyacakları üzerinde düşünmeleri ve değerlendirmeleri gerekmektedir. “Kanı kanla yumanın doğru olup olmadığını” Devlet aklı ve yüz yılları aşkın tarihi ve yakın geçmişi kapsayan Devlet tecrübesi; mevcut ekonomik ve askeri şartlar altında yeniden değerlendirilmesi doğru olacaktır.

Bu yazının hazırlandığı ve ilk yazımının yapıldığı günlerde İran’da önemli bir gelişme daha oldu. 17 Ağustos 2024 Günü Yeni seçilen İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, oluşturmuş olduğu “Kabinenin” 19 Bakan Adayının niteliklerinin gözden geçirilerek onaylanacağı halka açık İran Meclis görüşmelerinin açılışında yaptığı konuşma ile İran’nın günlük meselelerine ve hükümet politikalarına dair önemli açıklamalarda bulundu. 

İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, Meclise sunduğu kabinenin bir “ulusal birlik hükümeti” olduğunu söyledi: “Hükümetin halkın haklarını koruyacağını” belirterek, “Milletin tüm fertlerinin sesini, dönüşüm ve değişim isteklerini duyduklarını” açıkladı.

Cumhurbaşkanı’nın konuşmasındaki şu cümlelerde öne çıkmaktadır: “Ülke, ağır şartlar altında. Halk da ekonomi açısından zor durumda. Sosyal, çevresel, eğitim ve kültür alanlarındaki adaletsizlikler her şeyi etkiliyor. Hükümetin görevi adil davranmak, yani halkı memnun etmektir. Bu, tüm kalbimizle inandığımız prensiptir. Hiçbir din, hiçbir inanç, hiçbir iman, hiçbir peygamber, hiçbir insan için adaletin dışına çıkmamıştır. Bütün mücadele adaletle ilgilidir. Bütün meselemiz halkın bizden memnun olması gerektiğidir. Fakat halk bizden memnun değil. İnsanların kendi hallerinden hoşnut olmaması Allah’a savaş açmak demektir. Bu bizim kusurumuz, Amerika’nın ve yabancıların değil” diyerek açık ve cesur bir öz eleştiri yapmıştır.

Pezeşkiyan, İran’a yönelik tehditler konusunda ise “Bu tehditlerin başında Amerika geliyor. Amerika yaptırımlar uyguluyor. Ancak birlik olursak bu tehditleri bertaraf edebiliriz. Bölgede gerginlik ve savaş var, kan dökülüyor. Komşularımızla ilişkilerimiz zayıf. Sosyal sermayemiz azaldı, iç bütünlüğümüz zayıfladı” diyerek hem öz eleştiri ve durum tespiti yapıyor hem de yapılması gerekenleri sıralayarak önerdiği ulusal birlik hükümetine güven oyu verilmesini Millet Vekillerinden talep ediyor.

Bu açıklamalar da gösteriyor ki, İran’nın seçilmiş yeni Cumhurbaşkanı, kendisini tebrike ve geldiği sırada şehit edilen Gazze Hamas Mücahitlerinin lideri İsmail Haniye ile en son ve yakın hatıraları olan, aynı rüyayı birlikte gören bir kişi olmasına rağmen, Devlet Yöneticisi olarak açıklamalarında intikam yemininden, misillemeden ve savaşın genişletilerek devamından söz etmemiştir. Bu bakımdan, kuracağı hükümet bir savaş hükümeti değil belki bir restorasyon, yaraları sarma hükümeti olarak nitelenebilir. Barış ve halkın memnuniyetini sağlamak üzerine bir hükümet politikası uygulayacağını ve tüm İran halkının mutluluğu için çalışacağını açıklamış bulunmaktadır. Bu demek değildir ki İsrail, Amerika ve Batılı müttefiklerinden gelecek saldırı ve tecavüzler karşısında eli kolu bağlı olarak duracaktır. Muhakkak İran Devleti her türlü meşru müdafaa hak ve yeteneklerini kullanmaktan çekinmeyecektir.

İran’ın Dini Önderi Ali Hamaney, bu hunhar ve alçak suikastın intikamının er veya geç alınacağını açıklamıştır. Ama henüz istişareler tamamlanmamış, bu intikamın nasıl ve ne zaman alınacağı henüz netlik kazanmamış, intikam talimatı verilmemiştir.

Ali Hamaney, İran’ın Dini Lideri ve “İlahi Buyruğun” yorumu ve uygulanması konusunda salim aklın baş temsilcisi olarak, muhakkak kahraman Şehidin aziz şehadetinin sebebi olan amaçların gerçekleşmesini sağlayacak ve kurulmakta olan “İran ulusa birlik hükümetinin” politikalarını gerçekleştirmeye imkan sağlayacak yönde karar verecektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yuzyilgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.