Recep Garip
Köşe Yazarı
Recep Garip
 

TOPLUM VE STATÜ

Modern zamanlar, insanın hayatını kolaylaştıran sayısız imkân sunarken, aynı zamanda onu düşünme, sorgulama ve derinlemesine yaşama pratiğinden uzaklaştırmaktadır. Bugün bireylerin toplum içindeki statüsü, bilgiye ve bilince dayalı olmaktan çok, maddi varlıkları, ekonomik güçleri, siyasi yaptırımları ve dijital görünürlükleri ile tanımlanıyor. Bir taraftan reklamlar, bireyleri büyüsel bir hipnoza çekerken; diğer taraftan paranın güçler dengesindeki rolü zirveye ulaşmış durumda. Oysa asıl güç, yetişmiş ve olgunlaşmış insan düşüncesidir. Bu tür birikimlere sahip olanların, tavizsiz inanç ve ilkelere bağlılıkları göz önünde bulundurularak görevlere getirilmesi gerekir. Seçilecek ve görev verilecek kişilerin şahsiyetleri, ahlaki anlayışları ve helal-haram konusundaki kararlılıkları büyük önem taşır. Ahirete olan bağlılıkları, yönetimdeki ferasetleri ve gelecek tasavvurundaki projeleri de değerlendirilmeli. Modernizmin Yansıması: Zihinsel ve Ruhsal Tembellik Modernizmin sunduğu konfor, insanın hem zihinsel hem de ruhsal çabasını törpüleyerek, bireyleri edilgenleştiriyor. Sonuçta, insanların kendi fıtratlarının dışında manevi varlıklarından kopuk bir hale gelmesi, toplumun geleceğini zayıflatmaktadır. Eskiden toplum içindeki yerimizi çalışma, üretme ve manevi değerler belirlerken, bugün bu değerler dijital ortamlarda varlık sürdürmek, görünür olmak ve tüketmekle tanımlanıyor. Modernizmin sunduğu kolaylıklar fiziksel rahatlık sağlasa da, zihinsel ve ruhsal tembelliğe yol açmaktadır. Düşünmek yerine tüketmek, yaşamın her alanına sirayet eden bir alışkanlık haline gelmiştir. Bu alışkanlık, bireyin farkındalığını kaybetmesine ve sistem tarafından kolayca sindirilmesine zemin hazırlamaktadır. İnsanın Köklerinden Kopmaması Gerekiyor Fıtraten insan kıymetlidir. Bu kıymetini teyit edecek donanım ise, teknik ve teknolojiden önce insanın kendi inançları ve yaşadığı toplumun değerleriyle şekillenir. Bin yılı aşkın bir süredir bu coğrafyada yaşayan insanımızın oluşturduğu kıymetler, göz ardı edilemeyecek kadar değerli ve önemli bir mirastır. İnsan, hangi iklimin, hangi coğrafyanın ve hangi kültürün içinde olduğunu unutmamalıdır; köklerinden beslenmelidir. Din ve Toplum: Manevi Boşluk ve İnsanın Yalnızlığı Dinin cemiyet hayatından uzaklaşarak yalnızca teorik bir inanca dönüşmesi, bireylerin manevi bir boşluğa düşmesine yol açmaktadır. Bu durum, bireyin yalnızlığını, bunalımını ve psikolojik tedavi gereksinimini tetikler. Modernizmin sunduğu kolaylıklar elbette hayatı kolaylaştırmalıdır; ancak inancın, geleneğin ve kültürel birikimin yok sayıldığı bir dünya insanı hayra ulaştıramaz. İnsanın gerçek iyiliği, sözle değil, ahlaki davranışlarla ve hayatın her alanındaki tercihlerle ortaya çıkar. Hürmet, saygı, sevgi, ikram gibi değerler, ancak birlikte yaşanarak ve içselleştirilerek anlam bulur. Din, hayatın her alanında bir ahlak ve değerler bütünü olarak varlık göstermelidir. Sosyal Medya Bağımlılığı ve Zihinsel Sindirilme Sosyal medya, insanların düşünme, manevi yönelimler ve ibadetlere olan bağlılıkları üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Birçok insan, sosyal medya platformlarında geçirilen zamanla birlikte gerçeklikten uzaklaşmakta ve dijital dünyada varlık sürdürmeyi yeterli görmektedir. Bu durum, bireyleri yalnızlaştırmakta ve onlara gerçek hayattan uzaklaşmanın cazibesini sunmaktadır. Gerçeklik Arayışı: Modernizmin Bireye Etkisi Unutmayalım ki sosyal medya, modern insanın gerçekliğinden koparak sanal bir dünyaya sığınmasının en büyük aracı olmuştur. Artık insanlar, düşüncelerini derinlemesine sorgulamak yerine, yüzeysel fikirlerle yetinmektedir. Gerçek dünyada üretmek ve değer ortaya koymak yerine, dijital platformlarda alkış toplamak, bireylerin hayatını anlamlı kılacak eylemler yerine geçiyor. Çıkış Yolu: Bireysel Farkındalık ve Manevi Tatmin Modernizmin sunduğu imkânlardan kaçmak mümkün olmasa da, bireyler kendi farkındalıklarını ve bilinçli bir yaşam pratiğini yeniden inşa edebilirler. Din, sadece bir inanç meselesi olmaktan çıkarak, insanın manevi tatminini sağlayacak bir değerler bütünü haline gelebilir. Sosyal medyanın yalnızca bir araç olarak kullanılması gerektiği bilincini kazanmalıyız. Gerçek dünyada değerlerimizi inşa etmek, sosyal medya görünürlüğünden çok daha anlamlıdır. Değerlendirme ve Sonuç Modernizmin sindirici etkisinden kurtulabilmek için bireylerin kendi zihinsel ve ruhsal süreçlerini şekillendirmeleri gerekir. Bu, onları edilgen bir toplum bireyi olmaktan çıkartarak, sahici bir varoluşa ulaşmalarını sağlayacaktır. İnsanın benliğini yeniden inşa etmesi, modern dünyanın dayatmalarına karşı direnmenin en etkili yoludur. 21 Mart 2025 – İstanbul
Ekleme Tarihi: 18 April 2025 - Friday
Recep Garip

TOPLUM VE STATÜ


Modern zamanlar, insanın hayatını kolaylaştıran sayısız imkân sunarken, aynı zamanda onu düşünme, sorgulama ve derinlemesine yaşama pratiğinden uzaklaştırmaktadır. Bugün bireylerin toplum içindeki statüsü, bilgiye ve bilince dayalı olmaktan çok, maddi varlıkları, ekonomik güçleri, siyasi yaptırımları ve dijital görünürlükleri ile tanımlanıyor. Bir taraftan reklamlar, bireyleri büyüsel bir hipnoza çekerken; diğer taraftan paranın güçler dengesindeki rolü zirveye ulaşmış durumda. Oysa asıl güç, yetişmiş ve olgunlaşmış insan düşüncesidir. Bu tür birikimlere sahip olanların, tavizsiz inanç ve ilkelere bağlılıkları göz önünde bulundurularak görevlere getirilmesi gerekir. Seçilecek ve görev verilecek kişilerin şahsiyetleri, ahlaki anlayışları ve helal-haram konusundaki kararlılıkları büyük önem taşır. Ahirete olan bağlılıkları, yönetimdeki ferasetleri ve gelecek tasavvurundaki projeleri de değerlendirilmeli.

Modernizmin Yansıması: Zihinsel ve Ruhsal Tembellik
Modernizmin sunduğu konfor, insanın hem zihinsel hem de ruhsal çabasını törpüleyerek, bireyleri edilgenleştiriyor. Sonuçta, insanların kendi fıtratlarının dışında manevi varlıklarından kopuk bir hale gelmesi, toplumun geleceğini zayıflatmaktadır. Eskiden toplum içindeki yerimizi çalışma, üretme ve manevi değerler belirlerken, bugün bu değerler dijital ortamlarda varlık sürdürmek, görünür olmak ve tüketmekle tanımlanıyor. Modernizmin sunduğu kolaylıklar fiziksel rahatlık sağlasa da, zihinsel ve ruhsal tembelliğe yol açmaktadır. Düşünmek yerine tüketmek, yaşamın her alanına sirayet eden bir alışkanlık haline gelmiştir. Bu alışkanlık, bireyin farkındalığını kaybetmesine ve sistem tarafından kolayca sindirilmesine zemin hazırlamaktadır.

İnsanın Köklerinden Kopmaması Gerekiyor
Fıtraten insan kıymetlidir. Bu kıymetini teyit edecek donanım ise, teknik ve teknolojiden önce insanın kendi inançları ve yaşadığı toplumun değerleriyle şekillenir. Bin yılı aşkın bir süredir bu coğrafyada yaşayan insanımızın oluşturduğu kıymetler, göz ardı edilemeyecek kadar değerli ve önemli bir mirastır. İnsan, hangi iklimin, hangi coğrafyanın ve hangi kültürün içinde olduğunu unutmamalıdır; köklerinden beslenmelidir.

Din ve Toplum: Manevi Boşluk ve İnsanın Yalnızlığı
Dinin cemiyet hayatından uzaklaşarak yalnızca teorik bir inanca dönüşmesi, bireylerin manevi bir boşluğa düşmesine yol açmaktadır. Bu durum, bireyin yalnızlığını, bunalımını ve psikolojik tedavi gereksinimini tetikler. Modernizmin sunduğu kolaylıklar elbette hayatı kolaylaştırmalıdır; ancak inancın, geleneğin ve kültürel birikimin yok sayıldığı bir dünya insanı hayra ulaştıramaz. İnsanın gerçek iyiliği, sözle değil, ahlaki davranışlarla ve hayatın her alanındaki tercihlerle ortaya çıkar. Hürmet, saygı, sevgi, ikram gibi değerler, ancak birlikte yaşanarak ve içselleştirilerek anlam bulur. Din, hayatın her alanında bir ahlak ve değerler bütünü olarak varlık göstermelidir.

Sosyal Medya Bağımlılığı ve Zihinsel Sindirilme
Sosyal medya, insanların düşünme, manevi yönelimler ve ibadetlere olan bağlılıkları üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Birçok insan, sosyal medya platformlarında geçirilen zamanla birlikte gerçeklikten uzaklaşmakta ve dijital dünyada varlık sürdürmeyi yeterli görmektedir. Bu durum, bireyleri yalnızlaştırmakta ve onlara gerçek hayattan uzaklaşmanın cazibesini sunmaktadır.

Gerçeklik Arayışı: Modernizmin Bireye Etkisi
Unutmayalım ki sosyal medya, modern insanın gerçekliğinden koparak sanal bir dünyaya sığınmasının en büyük aracı olmuştur. Artık insanlar, düşüncelerini derinlemesine sorgulamak yerine, yüzeysel fikirlerle yetinmektedir. Gerçek dünyada üretmek ve değer ortaya koymak yerine, dijital platformlarda alkış toplamak, bireylerin hayatını anlamlı kılacak eylemler yerine geçiyor.

Çıkış Yolu: Bireysel Farkındalık ve Manevi Tatmin
Modernizmin sunduğu imkânlardan kaçmak mümkün olmasa da, bireyler kendi farkındalıklarını ve bilinçli bir yaşam pratiğini yeniden inşa edebilirler. Din, sadece bir inanç meselesi olmaktan çıkarak, insanın manevi tatminini sağlayacak bir değerler bütünü haline gelebilir. Sosyal medyanın yalnızca bir araç olarak kullanılması gerektiği bilincini kazanmalıyız. Gerçek dünyada değerlerimizi inşa etmek, sosyal medya görünürlüğünden çok daha anlamlıdır.

Değerlendirme ve Sonuç
Modernizmin sindirici etkisinden kurtulabilmek için bireylerin kendi zihinsel ve ruhsal süreçlerini şekillendirmeleri gerekir. Bu, onları edilgen bir toplum bireyi olmaktan çıkartarak, sahici bir varoluşa ulaşmalarını sağlayacaktır. İnsanın benliğini yeniden inşa etmesi, modern dünyanın dayatmalarına karşı direnmenin en etkili yoludur.

21 Mart 2025 – İstanbul

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.