Bir zamanlar,dünya polisleri arasında ormanda zürafa yakalama yarışması düzenlenmiş.İlk sırayı Almanlara vermişler.Alman polisler dalmışlar ormanın derinliklerine.Üç saat sonra,zürafayı yakalayıb getirmişler.Sonra Fransız polisler ormana giderek iki saat sonra, Amerikan polisleride aynı ormandan bir saat içerisinde zürafayı yakalayıb getirmişler.Sıra bizimkilere gelmiş.Aradan üç, beş saat derken on saat geçmiş.Bir haber yok.Jüri merak ederek ormana giderek bakmışlar ki ne görsünler? Bizim aslanlar,bir FİLİ yakalayıp falakaya yatırmış dövüyorlar.Zavall ki fil de durmadan yalvar yakar:” Tamam, polis ağabeyler,yeter artık vurmayın, ben zürafayım,ben artık zürafayım” diyormuş.Anlaşılan odur ki,marifet yarışmada en kısa sürede ormanda zürafa yakalamak değil,fili” ben zürafayım” diye itiraf ettirmekmiş ! Bu tebessüm ettiren hikayeden kahraman polislerimiz sakın yanlış bir mana çıkarmasın.Her kurumda ve her teşkilatın içinde; minimum da olsa, yanlış yapan ve hatalı davranış sergileyen kişiler vardır ve de olacaktır.Ne demiş atalarımız? ” Beşer şaşar” .Ama artık günümüzde bütün bu benzeri davranışlar kesinlikle reddedilmekte,itibar görmemekte ve az da olsa tesbiti halinde en ağır cezalara çarptırılmaktadır.işkenceye, kötü muameleye, insanlık dışı davranışlara geçit verilmemekte ve bu tür olumsuz davranışlara ” SIFIR TOLERANS” anlayışı ile bakılmaktadır.İnsan haklarına bağlı ve saygılı bir yönetim anlayışına yakışan da elbette budur. Son günlerde sokaklarda yaşanan protesto ve yürüyüşlere katılan bazı gençlere karşı sergilendiği “İDDİA” edilen kötü muamele ve vb.işlerin varlığı ve isbatı halinde, Emniyet Teşkilatının ve yetkili makamların gereğini yapacağından asla kimsenin şüphesi olmasın diyoruz. Vesselam.