Tuna Şerbetçi
Köşe Yazarı
Tuna Şerbetçi
 

Helalin adı kaldı, onu gören yok. Haram kapışıldı, hâlâ doyan yok.

Ramazan; dayanışmanın, paylaşmanın, yardımlaşmanın, manevi değerlerin en üst seviyede olduğu 11 Ayın Sultanı’dır. Rabbim tutulan oruçları, yapılan yardımları kabul etsin inşallah. İyi niyeti suistimal etmeden, manevi değerleri hırpalamadan bu mübarek ayı tamamlamak, her Müslüman’ın en içten dileği, isteğidir. Peki sadece oruç tutmak mı? Haram ve helal konusu..? Bakın haram sözlüklerde, “Helalin karşıtı olarak, dinin kesin bir dille yasakladığı; işlenmesi, azabı, inkâr edilmesi küfrü gerektiren hareket veya davranış; dokunulması yasaklanmış, doğru olmayan, hak olmayan şey” olarak açıklanmıştır.                 Son zamanlarda dilden dile dolaşan helal ve haram meselesinde, önüne gelen hüküm üretmekte ve helali haram, haramı ise helal olarak açıklamakta hiçbir endişe duymamaktadır Bu gibi açıklamalarda bulunanların büyük bir bölümü sözde topluma önderlik etme göreviyle vazifelendirilmiş kişilerdir.                 Helal ve haram konusu yalnızca birer kelimeden ibaret değildir. İnsanın hayatı boyunca dikkat etmesi gereken yüce kavramlardır. Şahsi ibadetler ile helal haram olmaz, haram ise helal... Çoğunlukla hak yemenin, kul hakkına tecavüz etmenin ibadet ile affedileceği inancının yaygınlaşmakta olduğunu görmekteyim. Kul hakkı kişilerin karşılıklı rızasına bağlı olarak affa mazhar olacak bir husustur. İbadet ile kul hakkı affedilmez. Son zamanlarda sık sık karşımıza çıkan bir olay dikkatimi çekiyor; cenaze namazı sırasında bazı insanlar, “Hakkınızı helal edin”  denildiğinde “Etmiyorum” demekteler. Musalla taşında yatarken verilmeyen bir helalliğin Yüce Allah tarafından verilmesini beklemek nasıl bir düşüncedir? Dinin gayesi ahlâktır, fazilettir. Onun için Kur’ân-ı Kerim, temiz ve dürüst ahlaklı, olgun bir kimse olarak dünya hayatını geçirmeyi, ruhun yükselmesine çalışarak edebi saadeti sağlamayı öğretir. Kendilerini Allah’a veren öz kullar olmaya çalışmayı emreder. Birbirimize karşı şefkatle davranan iyi kimseler olmamızı ister. İnancımızı aracı olmadan pekiştirmek ve iyi bir insan olmak için Kur’an-ı Kerim’i kendi dilimizde okuyup, anlamamız gerekir. Anlamadığımız veya anlayamadığımız noktalarda ise ilmine güvendiğimiz birine danışabiliriz. Toplumumuzda ahlak ve adalet duygusunun gelişmesi için buna çok ihtiyacımız var. Her tür inanç, bir grup insanın tekelinde kalırsa; dejenere edilmesi kaçınılmaz olur. Bu durum ise toplumun bir bölümünün giderek dinden uzaklaşmasına yol açar. Geçmişte görülmüştür ki; inanmadığı hâlde inanmış gibi görünen insanlar toplum için ciddi bir tehdit oluşturmaktadırlar. Gerçekte iman sahibi insanın yalnızca sözleriyle değil, davranışlarıyla da inanmış olduğunu göstermesi gerekir. Kültürümüzde bir de “Can-ı yürekten bağışladım” anlamına gelen ve halk arasında “Helalühoş” şeklinde kullanılan “Helalühoş olsun” deyimi vardır… “Yaptıklarımı helal ettim, herhangi bir karşılık beklemiyorum, gönlüm hoş, helal olsun” anlamında kullanılan bu sözü de ne yazık ki uzun zamandır duymaz oldum… Anlaşılan artık çoğu kimsenin “Ne helaldir, ne haramdır” konusunda bir endişesi kalmamış gibi; herkes helalini-haramını kendi belirliyor. Başka bir konuda, bir başka yazı dizimde görüşmek dileğiyle;                 Allah’a emanet olun…
Ekleme Tarihi: 24 March 2025 - Monday
Tuna Şerbetçi

Helalin adı kaldı, onu gören yok. Haram kapışıldı, hâlâ doyan yok.

Ramazan; dayanışmanın, paylaşmanın, yardımlaşmanın, manevi değerlerin en üst seviyede olduğu 11 Ayın Sultanı’dır. Rabbim tutulan oruçları, yapılan yardımları kabul etsin inşallah. İyi niyeti suistimal etmeden, manevi değerleri hırpalamadan bu mübarek ayı tamamlamak, her Müslüman’ın en içten dileği, isteğidir. Peki sadece oruç tutmak mı? Haram ve helal konusu..?

Bakın haram sözlüklerde, “Helalin karşıtı olarak, dinin kesin bir dille yasakladığı; işlenmesi, azabı, inkâr edilmesi küfrü gerektiren hareket veya davranış; dokunulması yasaklanmış, doğru olmayan, hak olmayan şey” olarak açıklanmıştır.
                Son zamanlarda dilden dile dolaşan helal ve haram meselesinde, önüne gelen hüküm üretmekte ve helali haram, haramı ise helal olarak açıklamakta hiçbir endişe duymamaktadır

Bu gibi açıklamalarda bulunanların büyük bir bölümü sözde topluma önderlik etme göreviyle vazifelendirilmiş kişilerdir.
                Helal ve haram konusu yalnızca birer kelimeden ibaret değildir. İnsanın hayatı boyunca dikkat etmesi gereken yüce kavramlardır. Şahsi ibadetler ile helal haram olmaz, haram ise helal... Çoğunlukla hak yemenin, kul hakkına tecavüz etmenin ibadet ile affedileceği inancının yaygınlaşmakta olduğunu görmekteyim. Kul hakkı kişilerin karşılıklı rızasına bağlı olarak affa mazhar olacak bir husustur. İbadet ile kul hakkı affedilmez. Son zamanlarda sık sık karşımıza çıkan bir olay dikkatimi çekiyor; cenaze namazı sırasında bazı insanlar, “Hakkınızı helal edin”  denildiğinde “Etmiyorum” demekteler. Musalla taşında yatarken verilmeyen bir helalliğin Yüce Allah tarafından verilmesini beklemek nasıl bir düşüncedir?

Dinin gayesi ahlâktır, fazilettir. Onun için Kur’ân-ı Kerim, temiz ve dürüst ahlaklı, olgun bir kimse olarak dünya hayatını geçirmeyi, ruhun yükselmesine çalışarak edebi saadeti sağlamayı öğretir. Kendilerini Allah’a veren öz kullar olmaya çalışmayı emreder. Birbirimize karşı şefkatle davranan iyi kimseler olmamızı ister.

İnancımızı aracı olmadan pekiştirmek ve iyi bir insan olmak için Kur’an-ı Kerim’i kendi dilimizde okuyup, anlamamız gerekir. Anlamadığımız veya anlayamadığımız noktalarda ise ilmine güvendiğimiz birine danışabiliriz. Toplumumuzda ahlak ve adalet duygusunun gelişmesi için buna çok ihtiyacımız var. Her tür inanç, bir grup insanın tekelinde kalırsa; dejenere edilmesi kaçınılmaz olur. Bu durum ise toplumun bir bölümünün giderek dinden uzaklaşmasına yol açar. Geçmişte görülmüştür ki; inanmadığı hâlde inanmış gibi görünen insanlar toplum için ciddi bir tehdit oluşturmaktadırlar. Gerçekte iman sahibi insanın yalnızca sözleriyle değil, davranışlarıyla da inanmış olduğunu göstermesi gerekir.

Kültürümüzde bir de “Can-ı yürekten bağışladım” anlamına gelen ve halk arasında “Helalühoş” şeklinde kullanılan “Helalühoş olsun” deyimi vardır… “Yaptıklarımı helal ettim, herhangi bir karşılık beklemiyorum, gönlüm hoş, helal olsun” anlamında kullanılan bu sözü de ne yazık ki uzun zamandır duymaz oldum… Anlaşılan artık çoğu kimsenin “Ne helaldir, ne haramdır” konusunda bir endişesi kalmamış gibi; herkes helalini-haramını kendi belirliyor.

Başka bir konuda, bir başka yazı dizimde görüşmek dileğiyle;
                Allah’a emanet olun…

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.