Uzm.Dr. Hüsem Hatipoğlu.
Köşe Yazarı
Uzm.Dr. Hüsem Hatipoğlu.
 

EVLAD-I FATİHANLAR TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN DOĞAL BİRER VATANDAŞIDIR

“Evlad-ı Fatihan” terimi Osmanlı İmparatorluğu'nun genişlemesinden sonra İstanbul'a, Trakya'ya ve özellikle Balkanlar'a yerleşen Osmanlı kökenli kişileri tanımlamak için kullanılır. Evlad-ı Fatihan kelime olarak Fatih'in Çocukları anlamına gelir. 14. yüzyıldan itibaren Osmanlı'nın Balkanlar'a doğru genişlemeye başlamasından sonra bu topraklara yerleşen Türkleri ve onların soyları Evlad-ı Fatihan olarak ifade edilir. Evlad-ı Fatihanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun ilerleme döneminde Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden Balkanlar'a göç eden Türkler bölgeye yerleşmeye başlamıştır. Evlad-ı Fatihanlar özellikle Orta Anadolu, Karadeniz ve Marmara Bölgesi’nden gelerek Balkanlar'a yerleşmişlerdir. Göç ettikleri bu bölgelerde genellikle çiftçilik, hayvancılık ve sanatla uğraşan Anadolu'nun bağrından gelmiş olan bu insanların en önemli özelliklerinden bir tanesi dil, din ayrımı yapmadan yerel halkla kaynaşmaları olmuştur. Farklı kültürlere saygı duymuşlar ve hoşgörülü davranmışlardır. 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflamasıyla toprak kayıpları başlamıştır. Balkanlar’da ulusal bağımsızlık hareketleri güçlenmiş, 1912-1913 yıllarında Balkan Savaşları Osmanlı'nın Balkanlar’daki hâkimiyetine son vermiştir. 1918-1922 yılları arasında yaşanan Kurtuluş Savaşı ve sonrasında imzalanan Lozan Antlaşması ile Balkanlar'daki Türkler Milli sınırlar dışında kalmıştır. Balkanlar'daki Türklerin Türkiye tarafından haklarının korunması Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar süregelen çok yönlü diplomatik, kültürel ve siyasi süreçtir. Türk ve Müslüman toplulukların haklarını korumak adına hem resmi diplomatik hem de sivil toplum ve kültürel bağlar yoluyla çeşitli politikalar izlenmeye devam edilmektedir. Dolayısıyla ataları Anadolu'dan göç edip gelen Balkanlar’daki tüm bu soydaşlarımız Türkiye Cumhuriyeti'nin doğal birer vatandaşıdır. Belli bir bürokratik süreç izlenerek Balkanlar'daki bu insanların temel hakları olan vatandaş olma hakları kendilerine verilmelidir. Bulundukları ülkelerdeki Türkiye Cumhuriyeti konsolosluklarından getirecekleri belgelerle ön şartsız 2 yıllık ikametgâh oturma izni sağlanmalıdır. 2 yıldan sonra da bu ikametgâh süresiz oturma iznine çevrilmelidir. Tanımlanacak belli bir süreden sonra da Balkanlar’daki soydaşlarımıza en temel hakları olan Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlık hakları kendilerine verilmelidir. Verilecek olan çifte vatandaşlık haklarıyla her zaman bir yüzleri Anavatana dönük olan Balkanlar’daki bu insanların yatırımlarını da büyük ölçüde Türkiye'de yaparak ekonomimize katkı sağlamış olacaklardır. Türkiye’de bulunan Balkanlı soydaşlarımızın kurdukları onlarca derneklerden göçmen kelimesi çıkartılarak yerine Evlad-ı Fatihan terimi getirilmelidir
Ekleme Tarihi: 20 April 2025 - Sunday
Uzm.Dr. Hüsem Hatipoğlu.

EVLAD-I FATİHANLAR TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN DOĞAL BİRER VATANDAŞIDIR

Evlad-ı Fatihan” terimi Osmanlı İmparatorluğu'nun genişlemesinden sonra İstanbul'a, Trakya'ya ve özellikle Balkanlar'a yerleşen Osmanlı kökenli kişileri tanımlamak için kullanılır.

Evlad-ı Fatihan kelime olarak Fatih'in Çocukları anlamına gelir.

14. yüzyıldan itibaren Osmanlı'nın Balkanlar'a doğru genişlemeye başlamasından sonra bu topraklara yerleşen Türkleri ve onların soyları Evlad-ı Fatihan olarak ifade edilir.

Evlad-ı Fatihanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun ilerleme döneminde Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden Balkanlar'a göç eden Türkler bölgeye yerleşmeye başlamıştır.

Evlad-ı Fatihanlar özellikle Orta Anadolu, Karadeniz ve Marmara Bölgesi’nden gelerek Balkanlar'a yerleşmişlerdir.

Göç ettikleri bu bölgelerde genellikle çiftçilik, hayvancılık ve sanatla uğraşan Anadolu'nun bağrından gelmiş olan bu insanların en önemli özelliklerinden bir tanesi dil, din ayrımı yapmadan yerel halkla kaynaşmaları olmuştur. Farklı kültürlere saygı duymuşlar ve hoşgörülü davranmışlardır.

19. yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflamasıyla toprak kayıpları başlamıştır. Balkanlar’da ulusal bağımsızlık hareketleri güçlenmiş, 1912-1913 yıllarında Balkan Savaşları Osmanlı'nın Balkanlar’daki hâkimiyetine son vermiştir.

1918-1922 yılları arasında yaşanan Kurtuluş Savaşı ve sonrasında imzalanan Lozan Antlaşması ile Balkanlar'daki Türkler Milli sınırlar dışında kalmıştır.

Balkanlar'daki Türklerin Türkiye tarafından haklarının korunması Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar süregelen çok yönlü diplomatik, kültürel ve siyasi süreçtir.

Türk ve Müslüman toplulukların haklarını korumak adına hem resmi diplomatik hem de sivil toplum ve kültürel bağlar yoluyla çeşitli politikalar izlenmeye devam edilmektedir.

Dolayısıyla ataları Anadolu'dan göç edip gelen Balkanlar’daki tüm bu soydaşlarımız Türkiye Cumhuriyeti'nin doğal birer vatandaşıdır.

Belli bir bürokratik süreç izlenerek Balkanlar'daki bu insanların temel hakları olan vatandaş olma hakları kendilerine verilmelidir.

Bulundukları ülkelerdeki Türkiye Cumhuriyeti konsolosluklarından getirecekleri belgelerle ön şartsız 2 yıllık ikametgâh oturma izni sağlanmalıdır.

2 yıldan sonra da bu ikametgâh süresiz oturma iznine çevrilmelidir.

Tanımlanacak belli bir süreden sonra da Balkanlar’daki soydaşlarımıza en temel hakları olan Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlık hakları kendilerine verilmelidir.

Verilecek olan çifte vatandaşlık haklarıyla her zaman bir yüzleri Anavatana dönük olan Balkanlar’daki bu insanların yatırımlarını da büyük ölçüde Türkiye'de yaparak ekonomimize katkı sağlamış olacaklardır.

Türkiye’de bulunan Balkanlı soydaşlarımızın kurdukları onlarca derneklerden göçmen kelimesi çıkartılarak yerine Evlad-ı Fatihan terimi getirilmelidir

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.