Ayşegül Kara Zorlu
Köşe Yazarı
Ayşegül Kara Zorlu
 

DEĞİŞİME HAZIR MISINIZ?

Üniversite giriş sınavında başarılı olan bir öğrenci öğretmen olabilmek için üniversitelere başvurduğunda, yazılı giriş sınavı, yetenek testi, bireysel mülakat ve grup tartışmasının gözlenmesi aşamalarını içeren bir sisteme tabi tutulmaktadır. Öğretmenlik, Psikolojik Danışmanlık, Sosyolog, Yazarlık, gibi 'insana şekil veren' meslekler sadece diplomayla değil Finlandiya örneği gibi kişilik analizlerinden geçirilerek seçilseydi ve şoförlükten garsonluğa kadar tüm hizmet sektörleri de 'iletişim' eğitimi alarak, yeterlilik derecesiyle mesleklerine başlasalardı sizce hayatımız ne kadar değişirdi? Elimizi vicdanımıza koyduğumuzda çocuk istismarından şiddete kadar birçok ruhsal çirkinliğin sebebi değerlerinden uzak insan modellerinin artmasından kaynaklandığını hissediyor ve suçluyu uzaklarda ararken aynada kendimizle yüzleşiyoruz. Peki değerlerimizden bizi uzaklaştıran faktörler neler? Sosyal medya mı ya da takipçisi olduğumuz popüler dünya mı? Çocuk edebiyatı alanındaki popüler bir yazar evimizin nuru olan yaşlımıza (affedersiniz ama) 'moruk' diye tanımlaması ya da geniş kitleleri ardından sürükleyen sosyal medya yazarlarından birinin cinsel sapkınlığı normalleştirerek dile getirmesi geleneksel kültürümüze zarar verirken biz ne yapıyoruz? Nerede bir kalabalık görsek kendimizi o kalabalığın arasında buluyor, sorgusuzca tüm paylaşımları beğeniyoruz. Komik olan satırlarda eğlenirken bilinçaltına gönderilen mesajları fark etmiyoruz. Biz kendimizi yönetmek yerine yönetenlerin elinde piyon oluyoruz. Sadece şöyle bir silkinsek; gözümüzü açtığımızda alkışladığımız isimlerin yazılarından çok taşıdığı misyonu ayıklasak, mırıldandığımız müziklerin sözlerini yüreğimizin süzgecinde akıtsak ya da izini sürdüğümüz yöneticilerin her eylemini başımızın tacı yapmasak, yanlış olanı cesaretin omzunda haykırsak, işte o zaman oyunun yönünü biz belirleriz! Toplumun değişimi için önce 'birey' değişmeli. Bireylerin değişimi için de eğitim modelleri geliştirilmeli. Seçilen değil seçen olmak için  ‘sosyal farkındalığımızı’ arttırmalı, geç olmadan uyanmalıyız. En büyük şiddet bedensel değil RUHSALDIR! Unutmayalım ki bugünün tacizcileri dün ÇOCUKTU! Bilinçli bir nesil için; GÜNAYDIN!
Ekleme Tarihi: 18 Mart 2024 - Pazartesi
Ayşegül Kara Zorlu

DEĞİŞİME HAZIR MISINIZ?

Üniversite giriş sınavında başarılı olan bir öğrenci öğretmen olabilmek için üniversitelere başvurduğunda, yazılı giriş sınavı, yetenek testi, bireysel mülakat ve grup tartışmasının gözlenmesi aşamalarını içeren bir sisteme tabi tutulmaktadır.

Öğretmenlik, Psikolojik Danışmanlık, Sosyolog, Yazarlık, gibi 'insana şekil veren' meslekler sadece diplomayla değil Finlandiya örneği gibi kişilik analizlerinden geçirilerek seçilseydi ve şoförlükten garsonluğa kadar tüm hizmet sektörleri de 'iletişim' eğitimi alarak, yeterlilik derecesiyle mesleklerine başlasalardı sizce hayatımız ne kadar değişirdi?

Elimizi vicdanımıza koyduğumuzda çocuk istismarından şiddete kadar birçok ruhsal çirkinliğin sebebi değerlerinden uzak insan modellerinin artmasından kaynaklandığını hissediyor ve suçluyu uzaklarda ararken aynada kendimizle yüzleşiyoruz.

Peki değerlerimizden bizi uzaklaştıran faktörler neler?

Sosyal medya mı ya da takipçisi olduğumuz popüler dünya mı?

Çocuk edebiyatı alanındaki popüler bir yazar evimizin nuru olan yaşlımıza (affedersiniz ama) 'moruk' diye tanımlaması ya da geniş kitleleri ardından sürükleyen sosyal medya yazarlarından birinin cinsel sapkınlığı normalleştirerek dile getirmesi geleneksel kültürümüze zarar verirken biz ne yapıyoruz?

Nerede bir kalabalık görsek kendimizi o kalabalığın arasında buluyor, sorgusuzca tüm paylaşımları beğeniyoruz. Komik olan satırlarda eğlenirken bilinçaltına gönderilen mesajları fark etmiyoruz.

Biz kendimizi yönetmek yerine yönetenlerin elinde piyon oluyoruz.

Sadece şöyle bir silkinsek; gözümüzü açtığımızda alkışladığımız isimlerin yazılarından çok taşıdığı misyonu ayıklasak, mırıldandığımız müziklerin sözlerini yüreğimizin süzgecinde akıtsak ya da izini sürdüğümüz yöneticilerin her eylemini başımızın tacı yapmasak, yanlış olanı cesaretin omzunda haykırsak, işte o zaman oyunun yönünü biz belirleriz!

Toplumun değişimi için önce 'birey' değişmeli. Bireylerin değişimi için de eğitim modelleri geliştirilmeli.

Seçilen değil seçen olmak için  ‘sosyal farkındalığımızı’ arttırmalı, geç olmadan uyanmalıyız.

En büyük şiddet bedensel değil RUHSALDIR!

Unutmayalım ki bugünün tacizcileri dün ÇOCUKTU!

Bilinçli bir nesil için; GÜNAYDIN!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yuzyilgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.