İlker KARATAŞ
Köşe Yazarı
İlker KARATAŞ
 

NEREDEN NEREYE VE NE OLDU? 2.BÖLÜM

 Ak Parti iktidarını 2004 yılında bir umut olarak milletin gönlünde taht kurarak yıllar içerisinde kazanmış olduğu seçimlerin üst üste gelmesi ve başkanlık sistemine geçişiyle beraber adeta iktidar sarhoşluğu yaşar oldu. İktidar sarhoşluğu içerisinde yılları eze eze ve toplumun birtakım kesimlerini de zengin ederken, Orta direk denen kesimi ortadan kaldırıp zengini zengin fakiri daha da fakir yaparak gelir dağılımının arasındaki uçurum farkını açarak makas daha da  açılarak ultra zenginlerden oluşan bir kesimin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Siyasette aslında en büyük sorunun muhalefette ana muhalefette olduğunu çok geçmiş olsa da son zamanlarda anlamış olduk iyi bir muhalefet anlayşı olayların üstüne giden liyakate önem veren ülkenin sorunlarına dört elle sarılan çözüm üreten yapıcı üretici iktidarın yanlışlarına dur diyen ve sürekli balans görevi gören hani derler ya adeta ''Hayra Gaz Şerre Fren'' Olan yaklaşımla milletin Ana muhalefete vermiş olduğu yetkiyle milletin vekilleri olarak üzerine düşen vazifeyi milletin vekili olma sorumluluğunu yerine getiren anlayışla dürüst ahlaklı ilkeli siyasetçilere ve milletvekillerine ihtiyaç vardır. TBMM cinde ana muhalefetin bu süreç içerisinde aktif rol oynamaması ve siyasi aktörlerin rol değiştirmesi bu süreç içerisinde, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun bir suikasta kurban gitmesi, Siyasi oluşumlar içerisinde olan Demokrat Parti Olarak Erkan Mumcu ve Mehmet ağır oluşumunun bir anda sekteye uğraması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Harun gibi geldi Karun gibi gidecek diyen bir siyasi partinin genel başkanı Numan Kurtulmuş genel başkanlıktan istifa ederek sonrasında başka parti kurarak, AK Parti kadrolarına geçerek bakanlıklar alması ve sonrasında Türkiye Büyük millet meclisi Başkanı olması siyasetin gündemini Seyrini akıl almaz derecede değiştirmiştir. Türkiye 20 yıllık siyasi süreç içerisinde birçok olaylara duruşunu ortaya koymuş bölgesinde ve artık emir alan değil komut veren gündemi belirleyen, söz sahibi olduğunu ortaya koyan bir tavır sergilemiştir. 20 Yıllık siyasi hareket olarak ülke birçok olayı yaşamıştır örnek vermek gerekirse,Muhtıralar, Gezi olayları, Darbe girişimleri, kapatma davaları ve buna benzer birçok davalar Ülkenin sürekli gündemini doldurmuştur. Bunun yanında iç ve dış politikadaki gelişmeler ekonomik anlamdaki yatırımlar Kıbrıs sorunu Yunanistan'la Türkiye arasındaki 12 mil meselesi, Doğu Akdeniz'de petrol ve doğalgaz arama konusunda ittifak güçleri olarak hareket eden, Amerika'nın İngiltere'nin Fransa'nın Yunanistan'ın ve hatta İsrail'in Güney Kıbrıs Rum Kesimiyle antlaşmalar yaparak Libya antlaşmasının önünü kesmek için yapılan hamlelerle , Doğu Akdeniz’de Rol oynaması Türkiye'nin Doğu Akdeniz meselesinde geri adım atmaması unutmadan söylemek gerekirse çok ciddi anlamda dünyadaki tüm dengeleri değiştirdi. Emperyalist güçlerin ve küresel yapıların özellikle sömürü sistemi içerisinde kapitalizmin sürekli ele aldığı üçüncü sınıf ülkeler, geri kalmış mazlum coğrafyalardaki ülkelerin içinde bulduğu ekonomik çalkantılar iç karışıklıklar iç karışıklıkları kurgulayan aktörler uygulayıcıları sistemi kuranlar bu bölgelerde özellikle, Arap baharı ve öncesinde Körfez savaşı bölgesinin kaynaklarının sömürülerek kendi kontröllerine geçirilmesi ,Çıkartılan karışıklıklar ,İç savaşlar İran ve Irakla arasında yıllarca süren ikili savaşların neticesinde yapılan mudahelelerin bahane edilerek, Örnek vermek gerekirse Körfez savaşında olduğu gibi, Amerika'nın yıllarca Kuveyt ve Suudi Arabistan'dan Savaş giderlerini bahane göstererek petrolünü alması giderlerini karşılaması daha doğrusu azalan kaynaklarına yeni kaynaklar yaratmaya çalışması hem Ortadoğu Büyük Projesine hizmet etmek hemde Emperyalist güçlerin azalan kendi kaynaklarını karşılamak için Ortadoğu'da. Arap baharı ile Mısır’ın Libya'nın Suriye'nin ve Irak'ın öncesinde devrik lideri Saddam’ın devirerek başıboş otoriter bir kaos yaratmaktı. Ortadoğuda tüm bu olayları planlayan uygulayan Emperyalist güçlerin hamisi olan Amerika  bölgenin jandarması olarak baş göstermiştir, Küresel güçlerin bu en büyük amacı yeni sömürü bölgeleri yaratmak ve ekonomilerin gelişiminde kendi kaynaklarını tüketilmesinden dolayı Amerika'nın,Emperyalist ve Siyonist güçlerin Ortadoğu, Arap ülkeleri üzerinde tüm yaptırımlarını uygulayarak oyunlarını sahneye koymasını sağlamasıyla beraber, Arap baharı üzerinden Birleşik Arap emirlikleri Katar’a da baskı yaparak dünya üzerindeki dengeleri değiştirmeye çalışmaktır.  Dünya ekonomilerini ve siyasi aktörlerini göz önüne alırsak, Bu süreçte tabii ki ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik krizler Amerika'daki büyük şirketlerin batması ve olağanüstü ilginç olaylara şahit olduğumuz Amerikan seçimleri Türkiye'nin Fetö meselesinden dolayı, İran ambargosunu deldiğimizi bahane ederek zarraf ve Halkbankası meselesini öne sürerek ülkemize aba altından sopa göstererek ülkeyi büyük bir tazminata mahkum etme planları, Halkbank adına açılan dava ister istemez sürekli olarak Türkiye'yi bir kıskacın içine itilmeye çalışmıştır. İktidarın ilk zamanlarda uygulamış olduğu ekonomik reformlar almış olduğu tedbirler yapılan yatırımlar ülkeye giren ciddi anlamda ki yatırımlar ve döviz rezervi belli bir döneme kadar ülkede zenginliği ve refahı getirmiştir.Hükümetin yapmış olduğu faaliyetler bakanlıkların ve kurumların içerisinde bulunduğu hesapsızca yapılan harcamalar yüksek maliyetlerdeki projeler bunların amorti edilmesi için kamu kurumların özelleştirilmesi üretimden çok tüketim toplum haline gelinmesi neden olmuştur. Türkiye olarak Dünya pazarında büyük ses getiren savunma sanayi yatırımları ülkeye ciddi anlamda ekonomik kazanımlar getirip yatırımlar yapılmasına fırsat vermiş olsada,Ülkenin tarım hayvancılık konusunda her geçen gün dışa bağımlılığı enerji ihtiyacının daha da artması maliyetlerinin yükselmesine giderlerin artmasına ithalatın hortlamasına ve beraberinde cari açığı getirmiştir. Türkiye olarak gelecek 2 yıl boyunca iktidarın ve tüm kurumların halkla birlikte Enflasyonal mücadele, faizlerin aşağıya çekilmesi zamların azalması enerjiye olan bağımlılığın çözülmesi istihdam ve istikrar konusunda sıkı politikaları iyi yönetmek ve tasarruf tedbirlerin topyekün tüm kesimlerce uygulanması bundan taviz verilmemesi önemlidir bu konuda asla ve asla geri adım atılmamalıdır.Tüm bu nedenlerden dolayı Ülkenin tüm kurumların başındaki kişilerin Cumhurbaşkanının,Bakanların,Parti Genel Başkanların Mecliste Grubu olan tüm siyasi partilerin grup başkanların siyasi sosyal anlamda uzlaşı tavrı içinde olup ülkeyi düze çıkartacak çözümler ve önerilerde birlikte hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhuryet Halk Partisi Genel Başkanı Özğür Özel'in Ak Parti Genel Merkezin'de bir araya gelmesi uzlaşı siyaseti anlamında istişarelerde bulunup heyetler arasında ikili görüşmeler yapması toplumsal psikoloji açısından siyasi kararlar bakımından çok önemli bir durum ancak içeriğinin bilinmemesi ve alınan kararların neler olduğunun kamuoyu açısından açıklanmaması kamuoyunun bu konuda merakının giderilmemesi düşündürücü.                                                                                                                                                                              Devlette gizlilik kuralı ve pensipleri önemli ancak İktidar ve Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanın gündem yaratan önem arz eden bir ikili görüşme ülkenin öncelikli konularının başında yer almasına neden olmuştur dedik ya ''Bayram Değil Seyran Değil '' Siyasetçiler Herhalde Çıldırmış Olmalı.
Ekleme Tarihi: 08 Mayıs 2024 - Çarşamba
İlker KARATAŞ

NEREDEN NEREYE VE NE OLDU? 2.BÖLÜM

 Ak Parti iktidarını 2004 yılında bir umut olarak milletin gönlünde taht kurarak yıllar içerisinde kazanmış olduğu seçimlerin üst üste gelmesi ve başkanlık sistemine geçişiyle beraber adeta iktidar sarhoşluğu yaşar oldu. İktidar sarhoşluğu içerisinde yılları eze eze ve toplumun birtakım kesimlerini de zengin ederken, Orta direk denen kesimi ortadan kaldırıp zengini zengin fakiri daha da fakir yaparak gelir dağılımının arasındaki uçurum farkını açarak makas daha da  açılarak ultra zenginlerden oluşan bir kesimin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Siyasette aslında en büyük sorunun muhalefette ana muhalefette olduğunu çok geçmiş olsa da son zamanlarda anlamış olduk iyi bir muhalefet anlayşı olayların üstüne giden liyakate önem veren ülkenin sorunlarına dört elle sarılan çözüm üreten yapıcı üretici iktidarın yanlışlarına dur diyen ve sürekli balans görevi gören hani derler ya adeta ''Hayra Gaz Şerre Fren'' Olan yaklaşımla milletin Ana muhalefete vermiş olduğu yetkiyle milletin vekilleri olarak üzerine düşen vazifeyi milletin vekili olma sorumluluğunu yerine getiren anlayışla dürüst ahlaklı ilkeli siyasetçilere ve milletvekillerine ihtiyaç vardır.

TBMM cinde ana muhalefetin bu süreç içerisinde aktif rol oynamaması ve siyasi aktörlerin rol değiştirmesi bu süreç içerisinde, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun bir suikasta kurban gitmesi, Siyasi oluşumlar içerisinde olan Demokrat Parti Olarak Erkan Mumcu ve Mehmet ağır oluşumunun bir anda sekteye uğraması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Harun gibi geldi Karun gibi gidecek diyen bir siyasi partinin genel başkanı Numan Kurtulmuş genel başkanlıktan istifa ederek sonrasında başka parti kurarak, AK Parti kadrolarına geçerek bakanlıklar alması ve sonrasında Türkiye Büyük millet meclisi Başkanı olması siyasetin gündemini Seyrini akıl almaz derecede değiştirmiştir.

Türkiye 20 yıllık siyasi süreç içerisinde birçok olaylara duruşunu ortaya koymuş bölgesinde ve artık emir alan değil komut veren gündemi belirleyen, söz sahibi olduğunu ortaya koyan bir tavır sergilemiştir. 20 Yıllık siyasi hareket olarak ülke birçok olayı yaşamıştır örnek vermek gerekirse,Muhtıralar, Gezi olayları, Darbe girişimleri, kapatma davaları ve buna benzer birçok davalar Ülkenin sürekli gündemini doldurmuştur.

Bunun yanında iç ve dış politikadaki gelişmeler ekonomik anlamdaki yatırımlar Kıbrıs sorunu Yunanistan'la Türkiye arasındaki 12 mil meselesi, Doğu Akdeniz'de petrol ve doğalgaz arama konusunda ittifak güçleri olarak hareket eden, Amerika'nın İngiltere'nin Fransa'nın Yunanistan'ın ve hatta İsrail'in Güney Kıbrıs Rum Kesimiyle antlaşmalar yaparak Libya antlaşmasının önünü kesmek için yapılan hamlelerle , Doğu Akdeniz’de Rol oynaması Türkiye'nin Doğu Akdeniz meselesinde geri adım atmaması unutmadan söylemek gerekirse çok ciddi anlamda dünyadaki tüm dengeleri değiştirdi.

Emperyalist güçlerin ve küresel yapıların özellikle sömürü sistemi içerisinde kapitalizmin sürekli ele aldığı üçüncü sınıf ülkeler, geri kalmış mazlum coğrafyalardaki ülkelerin içinde bulduğu ekonomik çalkantılar iç karışıklıklar iç karışıklıkları kurgulayan aktörler uygulayıcıları sistemi kuranlar bu bölgelerde özellikle, Arap baharı ve öncesinde Körfez savaşı bölgesinin kaynaklarının sömürülerek kendi kontröllerine geçirilmesi ,Çıkartılan karışıklıklar ,İç savaşlar İran ve Irakla arasında yıllarca süren ikili savaşların neticesinde yapılan mudahelelerin bahane edilerek, Örnek vermek gerekirse Körfez savaşında olduğu gibi, Amerika'nın yıllarca Kuveyt ve Suudi Arabistan'dan Savaş giderlerini bahane göstererek petrolünü alması giderlerini karşılaması daha doğrusu azalan kaynaklarına yeni kaynaklar yaratmaya çalışması hem Ortadoğu Büyük Projesine hizmet etmek hemde Emperyalist güçlerin azalan kendi kaynaklarını karşılamak için Ortadoğu'da. Arap baharı ile Mısır’ın Libya'nın Suriye'nin ve Irak'ın öncesinde devrik lideri Saddam’ın devirerek başıboş otoriter bir kaos yaratmaktı.

Ortadoğuda tüm bu olayları planlayan uygulayan Emperyalist güçlerin hamisi olan Amerika  bölgenin jandarması olarak baş göstermiştir, Küresel güçlerin bu en büyük amacı yeni sömürü bölgeleri yaratmak ve ekonomilerin gelişiminde kendi kaynaklarını tüketilmesinden dolayı Amerika'nın,Emperyalist ve Siyonist güçlerin Ortadoğu, Arap ülkeleri üzerinde tüm yaptırımlarını uygulayarak oyunlarını sahneye koymasını sağlamasıyla beraber, Arap baharı üzerinden Birleşik Arap emirlikleri Katar’a da baskı yaparak dünya üzerindeki dengeleri değiştirmeye çalışmaktır.

 Dünya ekonomilerini ve siyasi aktörlerini göz önüne alırsak, Bu süreçte tabii ki ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik krizler Amerika'daki büyük şirketlerin batması ve olağanüstü ilginç olaylara şahit olduğumuz Amerikan seçimleri Türkiye'nin Fetö meselesinden dolayı, İran ambargosunu deldiğimizi bahane ederek zarraf ve Halkbankası meselesini öne sürerek ülkemize aba altından sopa göstererek ülkeyi büyük bir tazminata mahkum etme planları, Halkbank adına açılan dava ister istemez sürekli olarak Türkiye'yi bir kıskacın içine itilmeye çalışmıştır.

İktidarın ilk zamanlarda uygulamış olduğu ekonomik reformlar almış olduğu tedbirler yapılan yatırımlar ülkeye giren ciddi anlamda ki yatırımlar ve döviz rezervi belli bir döneme kadar ülkede zenginliği ve refahı getirmiştir.Hükümetin yapmış olduğu faaliyetler bakanlıkların ve kurumların içerisinde bulunduğu hesapsızca yapılan harcamalar yüksek maliyetlerdeki projeler bunların amorti edilmesi için kamu kurumların özelleştirilmesi üretimden çok tüketim toplum haline gelinmesi neden olmuştur.

Türkiye olarak Dünya pazarında büyük ses getiren savunma sanayi yatırımları ülkeye ciddi anlamda ekonomik kazanımlar getirip yatırımlar yapılmasına fırsat vermiş olsada,Ülkenin tarım hayvancılık konusunda her geçen gün dışa bağımlılığı enerji ihtiyacının daha da artması maliyetlerinin yükselmesine giderlerin artmasına ithalatın hortlamasına ve beraberinde cari açığı getirmiştir.

Türkiye olarak gelecek 2 yıl boyunca iktidarın ve tüm kurumların halkla birlikte Enflasyonal mücadele, faizlerin aşağıya çekilmesi zamların azalması enerjiye olan bağımlılığın çözülmesi istihdam ve istikrar konusunda sıkı politikaları iyi yönetmek ve tasarruf tedbirlerin topyekün tüm kesimlerce uygulanması bundan taviz verilmemesi önemlidir bu konuda asla ve asla geri adım atılmamalıdır.Tüm bu nedenlerden dolayı Ülkenin tüm kurumların başındaki kişilerin Cumhurbaşkanının,Bakanların,Parti Genel Başkanların Mecliste Grubu olan tüm siyasi partilerin grup başkanların siyasi sosyal anlamda uzlaşı tavrı içinde olup ülkeyi düze çıkartacak çözümler ve önerilerde birlikte hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhuryet Halk Partisi Genel Başkanı Özğür Özel'in Ak Parti Genel Merkezin'de bir araya gelmesi uzlaşı siyaseti anlamında istişarelerde bulunup heyetler arasında ikili görüşmeler yapması toplumsal psikoloji açısından siyasi kararlar bakımından çok önemli bir durum ancak içeriğinin bilinmemesi ve alınan kararların neler olduğunun kamuoyu açısından açıklanmaması kamuoyunun bu konuda merakının giderilmemesi düşündürücü.                                                                                                                                                                              Devlette gizlilik kuralı ve pensipleri önemli ancak İktidar ve Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanın gündem yaratan önem arz eden bir ikili görüşme ülkenin öncelikli konularının başında yer almasına neden olmuştur dedik ya ''Bayram Değil Seyran Değil '' Siyasetçiler Herhalde Çıldırmış Olmalı.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yuzyilgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.