Melek Aşcı
Köşe Yazarı
Melek Aşcı
 

ÇARESİ OLMAYAN HASTALIK !

Bereket büyüklerinizin yanındadır. ( Hz. Muhammed s.a.v )  Varlıklarıyla hayatımıza anlam katan, nisan yağmurları gibi gönül dünyamızdaki manevi iklimin ve hanelerimizin bereketlenmesine vesile olan elleri öpülesi güzel insanlar, baştacımız olan değerli büyüklerimiz!   Sizler bu hayatta gölgesine sığınıp hayat tecrübesinden faydalandığımız ve güç aldığımız koca birer çınarsınız. Teknoloji çağının zirvesine ulaşıp maddi yükselişimizle birlikte manen çöküş yaşadığımız şu zamanda sizler edep, ahlak, saygı, sevgi, merhamet gibi erdemleri toplumumuza ve toplumun en küçük yapı taşı olan aileye yansıtan birer aynasınız adeta. Davranışlarınız, yolumuza ışık tutup aydınlatan engin dünya görüşünüz ve yüreğinizin en derinlerinden gelip dilinize dökülen hayır dualarınızla bizlere her daim sırtımızı yasladığımız heybetli bir dağ, yorulduğumuz zaman gölgesinde nefeslenip soluk aldığımız ulu birer çınar oldunuz ve olmaktasınız.  Bir hadis-i şerifinde Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki " Gençler ümitleriyle, ihtiyarlar hayal ve hatıralarıyla yaşarlar." Bizler yaşama dair ümitlerimizi sizlerden aldığımız destekle yeşertip canlı tutarken sizler hayalinizde ve hatıralarınızda aile, vatan, millet, bayrak, ezan gibi kutsal değerlerimizi daima canlı tuttunuz ve tutmaya devam ediyorsunuz.  Başımızın tacı güzel insanlar, kıymetli büyüklerimiz!  Bizler biliriz ki sizin hayır dualarınız hürmetine hanelerimiz rızıklanır, sofralarımız bereketlenir, evlerimiz ve gönüllerimiz şenlenip huzur bulur.  "Anamın namazdaki duaları olmasa Yıkılır sırtımı verdiğim duvar."  ...diyor ya şair, hamdolsun ettikleri dualarla sırtımızı sıvazlayan, işin gücün rast gitsin yavrum diyen analarımız, babalarımız, dedelerimiz, ninelerimiz var. Rabbim onların hayır duaları hürmetine bizleri dara düşmekten, yolumuzu şaşırmaktan, edep ve ahlâkımızı, manevi kimliğimizi yitirmekten muhafaza buyursun inşallah.  "Çaresi olmayan tek hastalık ihtiyarlıktır." buyuruyor iki cihan güneşi, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)  Yaşlılarımız sulanmayı bekleyen birer çiçek, bir damla suya muhtaç toprak gibidirler. Çiçeğe ve toprağa hayat veren bir damla su gibi başımızın tacı olan büyüklerimizin de  kendilerine uzanacak bir ele, evlatlarının ve torunlarının sevgisine, çocuktan farksız olan yaşlılık dönemlerinde sessiz dünyalarında kendilerine yarenlik edecek bir sese, yalnızlıklarını unutturacak bir insan gölgesine, aileleriyle birlikte toplum tarafından kendilerine uzanacak şefkat ve merhamet eline ihtiyaç duydukları muhakkak. Bu ihtiyaçlarına cevap verildiği, ömürlerinin son deminde  onlara el uzatıldığı takdirde çaresi olmayan hastalıklarına belki de bizler çare ve ilaç olacağız, kim bilir! Hiç şüphe yok ki herkes birgün yaşlanacak, bugünün çocukları ve gençleri yarının yaşlıları olacak. Bugün sağlığı, gücü ve kuvveti yerinde olan bireylerin bu özelliklerini ömür boyu koruyamayacakları âşikâr. Öyleyse yaşlılara, özellikle ana babalarımıza, dedelerimize, ninelerimize gereken saygıyı, sevgiyi, hürmeti göstermeli, bu konuda çocuklarımıza ve gençlerimize örnek olmalıyız. Büyüklerimizi sadece boş zamanlarımızda ya da hastalandıkları vakit değil her zaman arayıp sormalı, onları evlerimizin başköşesinde ve gönüllerimizde daima el üstünde tutmalıyız. Huzur evlerinde yaşayan kıymetli büyüklerimizi de zaman zaman ziyaret edip hal ve hatırlarını sormalı, onlara yalnız olmadıklarını hissettirmeyi kendimize vazife addetmeliyiz.  Hayat diyorum, ne tuhaf! Sizin yaşadıklarınızı sanki sizden başka kimse yaşamayacak, başkalarının yaşadıklarını da siz yaşamayacaksınız gibi gelir insana. En azından çocuk yaşlardaki aklımla ben hep öyle sanırdım, büyüyüp babamın yaşlılığına şahit olunca yaşlılık nedir anladım.   Sakın ola hastalık da yaşlılık da bize uğramaz, bizim kapımızı çalmaz demeyin. Yaşlılık bugün bizim, yarın belki de sizin kapınızda olacak unutmayın.  Sevgili dostlar, evinizdeki ve çevrenizdeki yaşlılara el uzatın, onlara gözünüz gibi iyi bakın. Ne yaparsak yapalım, büyüklerimize ne kadar fedakar davranırsak davranalım malesef yaşlılığın çaresi yok, en azından onları bir çocuk masumiyeti taşıdıkları, fiziksel ve duygusal hassasiyet kazandıkları ömür demlerinde kendi hallerine bir başına bırakmadan, çaresi olmayan yaşlılıklarına bir nebze olsun çare olalım.   Başımızın tacı, gönüllerimizin şifası, evlerimizin bini bereketi, hayat rehberimiz olan kıymetli yaşlılarımıza evlatları, torunları ve tüm sevdikleriyle birlikte geçirecekleri sağlık, afiyet, huzur dolu nice güzel günler ve ömür bereketi niyazıyla...
Ekleme Tarihi: 06 Mart 2024 - Çarşamba
Melek Aşcı

ÇARESİ OLMAYAN HASTALIK !

Bereket büyüklerinizin yanındadır.

( Hz. Muhammed s.a.v )

 Varlıklarıyla hayatımıza anlam katan, nisan yağmurları gibi gönül dünyamızdaki manevi iklimin ve hanelerimizin bereketlenmesine vesile olan elleri öpülesi güzel insanlar, baştacımız olan değerli büyüklerimiz!

 

Sizler bu hayatta gölgesine sığınıp hayat tecrübesinden faydalandığımız ve güç aldığımız koca birer çınarsınız. Teknoloji çağının zirvesine ulaşıp maddi yükselişimizle birlikte manen çöküş yaşadığımız şu zamanda sizler edep, ahlak, saygı, sevgi, merhamet gibi erdemleri toplumumuza ve toplumun en küçük yapı taşı olan aileye yansıtan birer aynasınız adeta. Davranışlarınız, yolumuza ışık tutup aydınlatan engin dünya görüşünüz ve yüreğinizin en derinlerinden gelip dilinize dökülen hayır dualarınızla bizlere her daim sırtımızı yasladığımız heybetli bir dağ, yorulduğumuz zaman gölgesinde nefeslenip soluk aldığımız ulu birer çınar oldunuz ve olmaktasınız.

 Bir hadis-i şerifinde Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki " Gençler ümitleriyle, ihtiyarlar hayal ve hatıralarıyla yaşarlar."

Bizler yaşama dair ümitlerimizi sizlerden aldığımız destekle yeşertip canlı tutarken sizler hayalinizde ve hatıralarınızda aile, vatan, millet, bayrak, ezan gibi kutsal değerlerimizi daima canlı tuttunuz ve tutmaya devam ediyorsunuz.

 Başımızın tacı güzel insanlar, kıymetli büyüklerimiz! 

Bizler biliriz ki sizin hayır dualarınız hürmetine hanelerimiz rızıklanır, sofralarımız bereketlenir, evlerimiz ve gönüllerimiz şenlenip huzur bulur.

 "Anamın namazdaki duaları olmasa

Yıkılır sırtımı verdiğim duvar."

 ...diyor ya şair, hamdolsun ettikleri dualarla sırtımızı sıvazlayan, işin gücün rast gitsin yavrum diyen analarımız, babalarımız, dedelerimiz, ninelerimiz var. Rabbim onların hayır duaları hürmetine bizleri dara düşmekten, yolumuzu şaşırmaktan, edep ve ahlâkımızı, manevi kimliğimizi yitirmekten muhafaza buyursun inşallah.

 "Çaresi olmayan tek hastalık ihtiyarlıktır." buyuruyor iki cihan güneşi, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)

 Yaşlılarımız sulanmayı bekleyen birer çiçek, bir damla suya muhtaç toprak gibidirler. Çiçeğe ve toprağa hayat veren bir damla su gibi başımızın tacı olan büyüklerimizin de  kendilerine uzanacak bir ele, evlatlarının ve torunlarının sevgisine, çocuktan farksız olan yaşlılık dönemlerinde sessiz dünyalarında kendilerine yarenlik edecek bir sese, yalnızlıklarını unutturacak bir insan gölgesine, aileleriyle birlikte toplum tarafından kendilerine uzanacak şefkat ve merhamet eline ihtiyaç duydukları muhakkak. Bu ihtiyaçlarına cevap verildiği, ömürlerinin son deminde  onlara el uzatıldığı takdirde çaresi olmayan hastalıklarına belki de bizler çare ve ilaç olacağız, kim bilir!

Hiç şüphe yok ki herkes birgün yaşlanacak, bugünün çocukları ve gençleri yarının yaşlıları olacak. Bugün sağlığı, gücü ve kuvveti yerinde olan bireylerin bu özelliklerini ömür boyu koruyamayacakları âşikâr. Öyleyse yaşlılara, özellikle ana babalarımıza, dedelerimize, ninelerimize gereken saygıyı, sevgiyi, hürmeti göstermeli, bu konuda çocuklarımıza ve gençlerimize örnek olmalıyız. Büyüklerimizi sadece boş zamanlarımızda ya da hastalandıkları vakit değil her zaman arayıp sormalı, onları evlerimizin başköşesinde ve gönüllerimizde daima el üstünde tutmalıyız. Huzur evlerinde yaşayan kıymetli büyüklerimizi de zaman zaman ziyaret edip hal ve hatırlarını sormalı, onlara yalnız olmadıklarını hissettirmeyi kendimize vazife addetmeliyiz.

 Hayat diyorum, ne tuhaf!

Sizin yaşadıklarınızı sanki sizden başka kimse yaşamayacak, başkalarının yaşadıklarını da siz yaşamayacaksınız gibi gelir insana. En azından çocuk yaşlardaki aklımla ben hep öyle sanırdım, büyüyüp babamın yaşlılığına şahit olunca yaşlılık nedir anladım. 

 Sakın ola hastalık da yaşlılık da bize uğramaz, bizim kapımızı çalmaz demeyin. Yaşlılık bugün bizim, yarın belki de sizin kapınızda olacak unutmayın.

 Sevgili dostlar, evinizdeki ve çevrenizdeki yaşlılara el uzatın, onlara gözünüz gibi iyi bakın. Ne yaparsak yapalım, büyüklerimize ne kadar fedakar davranırsak davranalım malesef yaşlılığın çaresi yok, en azından onları bir çocuk masumiyeti taşıdıkları, fiziksel ve duygusal hassasiyet kazandıkları ömür demlerinde kendi hallerine bir başına bırakmadan, çaresi olmayan yaşlılıklarına bir nebze olsun çare olalım. 

 Başımızın tacı, gönüllerimizin şifası, evlerimizin bini bereketi, hayat rehberimiz olan kıymetli yaşlılarımıza evlatları, torunları ve tüm sevdikleriyle birlikte geçirecekleri sağlık, afiyet, huzur dolu nice güzel günler ve ömür bereketi niyazıyla...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yuzyilgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.