Bize ait olmayan giyim, kuşam, konuşma üslubu vb. yaşam tarzını çok çabuk kabulleniyoruz. Direnç gücümüzü malesef kaybettik. Durum vahim. Hal böyle olunca kültürümüz ve lisânımız da çok çabuk "error" vermeye başladı. Afedersiniz "hata" diyecektim değil mi!    Latince "6 aylık" anlamına gelen "semestris" sözcüğü Fransızcaya "semestre" (akademik ya da idari yarı yıl) , oradan da Türkçeye "sömestir" olarak geçmiş.    "Ara tatil", "şubat tatili" gibi Türkçede karşılığı bulunan ecnebi bir sözcük neden dilimizde bu kadar yaygınlaştı bir anlam veremiyorum doğrusu. Sömestir deyince daha mı modern bir ülke oluyoruz bilmem! Her neyse, benim dilim dönmez modern lisâna, fikrim de kabullenmez öz Türkçeden gayrısını. Ben kendi lisânımca şubat tatili için planlarımı yapayım, Sömestir benim neyime!    Sevgili Ebeveynler,    19 Ocak Cuma günü öğrenciler 15 günlük yarıyıl tatiline girdiler. Yoğun bir güz döneminin ardından çoçuklar dinlenmeyi fazlasıyla hak ettiler. Güzel değerlendirildiği takdirde 15 günlük bu zaman dilimi çocukların ve gençlerin hem kitap okumalarına hem sosyal etkinliklere vakit ayırmalarına yetecek kadar  değerli. Ebeveynleri olarak onlara bu vakti en güzel en faydalı şekilde geçirmeleri için destek olun lütfen.Tatil süresince "Hadi bakalım boş durmak yok, biraz test çöz, seneye sen de sınava gireceksin..." diye baskı altına almayın, kendilerine dinlenmek için verilen 15 günlük zaman diliminde sınav maraton koşusuna hazırlanmaları için zorlamayın çocuklarınızı.    Bıktıracak söylemlerle değil, motive edici sözlerle ve ders çalışmaları gereken vakitlerde uyarın onları, dinlenme zamanlarında değil.    Değerli anne babalar, Çocuklar tatili dinlenerek geçirsin derken kendinizle birlikte onları da dizi film bağımlısı yapmayın olur mu! Akşamları toplumun esiri olduğu, Türk aile yapısına aykırı, toplumda sosyal, ahlâkî ve manevi çöküntü oluşturan dizileri çocuklarınızla birlikte izlemek yerine birlikte türkü dinleyin, Anadolu'yu ve Anadolu insanının hayat hikayelerini öğrenmeleri için Anadolu'nun sesi olan türkü programları izletin ve dinletin onlara. Belgesel izleyin birlikte, doğaya ve yaşama dair. Milli, manevi ve kültürel kimliğimizi yansıtan, kaliteli film seçiminizle sinemaya ve tiyatroya gidin onlarla.    Okul kitapları haricinde dinini ve ahlâkını öğreneceği kitaplar temin edin yavrularınıza, alın ellerinden tableti, telefonu birlikte kitap okuyun çay saati eşliğinde. Çayın hayatın demi olduğunu da bilsin, öğrensinler yudumlayacakları bir bardak çayla.    ... Ama ne olur onları sosyal medya denen illete, telefona, tablete, her saniyesi paha biçilemeyecek kadar kıymetli olan şu hayatta bir hiçliğe mahkum etmeyin. Tutun yavrularınızın elinden, uçurumun kenarında bir başına bırakmayın onları; zira hayatın acımasız yanı bir uçurumdan ibaret. Zaman kötü, zaman acımasız, zaman zalim, zaman uçurum, zaman dipsiz bir kuyu... Gözünüzden sakındığınız biricik yavrularınızın zamanın illetli hastalıkları içinde yok olmasına izin vermeyin!    Unutmayın; çocuklarınız kendileriyle birlikte izlediğiniz dizilerden de bağımlısı oldukları, beraber yatıp kalktıkları telefonlardan da çok daha kıymetli. Onlara verdiğiniz kıymeti parayla pulla, ellerine verdiğiniz pahalı telefonlarla değil, onların bugününe ve yarınına yaptığınız, yapacağınız manevi ve kültürel yatırımlarla gösterin.    Tüm eğitim camiasına, her biri biricik olan kıymetli yavrularımıza ve onların üzerlerine titreyen siz değerli ebeveynlere güzel bir ara tatil diliyorum.    Selametle...