Melek Aşcı
Köşe Yazarı
Melek Aşcı
 

GÜN OLUR ASRA BEDEL !

Dişinden tırnağından, çoluk çocuğunun harçlığından, cüzdanındaki pazar parasından artırıp başımızı sokacak bir yuvamız olsun diye alınan daireler, kulağa hoş gelen modern isimlerle emlakçılar ve müteahhitler tarafından reklamı yapılıp satışa sunulan ancak kağıttan ibaret olan lüks rezidanslar yuva değil mezar oldu herkese!  Ve o mezarlara (!) konut sahipleri tarafından milyonlar ödendi. Alçıpanla bezenmiş süslü tavanların, camekânlarla döşenmiş balkonların,  saten boyalarla  boyanmış tozpembe duvarların kamufle ettiği çürük binalar (mezarlar) !!!    Kağıt para dolandırıcılığını gördük, duyduk, biliriz de kağıt binalarla sınanmak canımızı çok ama çok yaktı. Hatırlar mısınız bilmem, depremden üç gün önce  hediye olarak satın aldığı dairede deprem günü  kızını kaybeden acılı annenin feryadı yürekleri dağlamıştı.   "Kızıma ev değil kendi elimle mezar almışım!"   Helal kazancına haram lokma katmayan, işini vicdanıyla yapan mimar, mühendis, müteahhit ve  onları denetleyerek, yaptıkları binalara hakkıyla onay veren yetkililer hariç bu ülkenin topraklarını insanlara ev değil mezar yapan vicdansız, hırsız müteahhitler, bu çürük binalara onay veren yetkililer, Allah bu milletin ahını yanınıza bırakır mı sandınız! Yuva sahibi olmak için dişinden tırnağından artırdığı helal kazancını güvenip de size teslim etmek miydi bu milletin suçu!  Depremde saniyeler içinde yerle bir olan o kağıt binaları malzemeden çalıp, kolon eksiltip, gayrı resmi planlar dahilinde gökdelen gibi dikerken nasıl geçti kursağınızdan vatandaşın alın teri akıttığı helal kazancı, göz göre göre nasıl yaşattınız insanlara bu acıyı da sonra bizim hatamız yok, takdir ilahi deyip savundunuz kendinizi!    Allah'tan gelene boynumuz kıldan ince, bağrımıza taş basar rıza gösteririz lakin bu milleti deprem değil "hırsız muteahhitler" ve onları teftiş etmeyen "yetkililer"  ÖLDÜRDÜ !   "GÜN OLUR ASRA BEDEL" diyor yazar Cengiz AYTMATOV  bir romanında.  Seneyi devriyesine  günler kalmış olan 6 Şubat 'ta asra bedel bir gün yaşadık. Yürekleri dağlayan acı bir gün. Deprem tabi ki meydana geldiği bölye halkını yakıp kavurdu lakin "asrın felaketi" olan o acı günü milletçe hep birlikte yaşadık. On binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti. Hepimiz uzaktan ya da yakından sevdiklerimizi kaybettik depremde. Hiçbir yakınımız olmasa dahi yakınlarını kaybedenlerin  acı feryatları bizim de yüreklerimizi dağladı. Günlerce ekran başında afet bölgelerini izleyerek depremzede vatandaşlarımızın acılarını onlarla birlikte yaşadık. Onların enkaz başında sevdiklerinin sağ çıkacakları ümidiyle acılı bekleyişleri devam ederken bizler evlerimizde boğum boğum yutkunarak, gözyaşlarımızı içimize akıtarak izledik tüm yaşananları ekran başında.   Ve bugün! Bugün yaraları hızla sarılmaya devam eden depremin üzerinden bir yıl geçti.Tüm yaşananlar ortadayken, acı haykırışların ve yürekleri parçalayan feryatların sesi henüz kulağımızda çınlarken hayatı çok da normalleştirmeye çalışmayalım olur mu! Acımız henüz çok taze. Sizin memlekete hatta sizin evin penceresine güneş doğsa da deprem bölgesinde kara bulutlar henüz dağılmadı. İçlerinde hüzün yağmurlarını taşımaya devam ediyor. Elbette o bulutların yerini devlet ve milletçe yapılan maddi ve manevi destekle, tüm Türkiye tek vücut olup yapılan dualarla güneş alacak, umutlar ve hayaller yeniden yeşerecek, yüzlere buruk da olsa yeniden tebessüm yayılacak, belki acılar unutulmayacak ama o acılarla hayat yeniden demlenip acı hatıraların gölgesinde yeni sayfalar açılacak hayatımızda; fakat depremin yaraları tamamen sarılana kadar, bizler millet olarak  zamanın merhem olup yaraları iyileştireceği, kara bulutların yerini güneşe bırakacağı günü sabırla, tevekkül ederek ve umutla bekleyeceğiz inşallah. Evet, hayat devam ediyor; herkesin kendince hayalleri, hayattan beklentileri var. Herkesin ailesiyle, sevdikleriyle, eşiyle, çoluğuyla çocuğuyla  geçirmeyi hayal ettiği güzel günleri var. Belki 6 Şubat'ta çocuğunuzun doğum gününü ya da eşinizle evlilik yıldönümünüzü kutlamak için günler öncesinden hazırlık telaşı içine girdiniz, belki de günümüzde moda haline gelen organizasyon şirketi tuttunuz kutlamalarınız için... Hayallerimizi, güzel telaşelerimizi bir süre daha erteleyelim lütfen, en azından milletimizin acısı henüz kabuk tutmamışken, kara bulutlar deprem bölgesinden henüz dağılmamışken  mutluluğumuzu millete göstere göstere yaşamayalım olur mu!   Unutmayın, o gün enkaz altından çıkan cansız bedenlerden biri de bizim bedenimiz ya da ailemizden birinin bedeni olabilirdi ve belki de o gün depremde enkaz altında kalmadan birkaç saat önce ailece en güzel günlerimizden birini yaşamış olabilirdik.   Şimdi ne olur hayatımıza hiçbir şey olmamış gibi güle oynaya devam etmeyelim. Bir süre daha acıları birlikte  paylaşıp yaraları birlikte sarmaya devam edelim.   Önümüzde milletçe yaşayacak güzel günlerimiz de olacak inşallah.   Yarınlar elbet bizim elbet bizimdir!  Vesselam...
Ekleme Tarihi: 30 Ocak 2024 - Salı
Melek Aşcı

GÜN OLUR ASRA BEDEL !

Dişinden tırnağından, çoluk çocuğunun harçlığından, cüzdanındaki pazar parasından artırıp başımızı sokacak bir yuvamız olsun diye alınan daireler, kulağa hoş gelen modern isimlerle emlakçılar ve müteahhitler tarafından reklamı yapılıp satışa sunulan ancak kağıttan ibaret olan lüks rezidanslar yuva değil mezar oldu herkese! 
Ve o mezarlara (!) konut sahipleri tarafından milyonlar ödendi. Alçıpanla bezenmiş süslü tavanların, camekânlarla döşenmiş balkonların,  saten boyalarla  boyanmış tozpembe duvarların kamufle ettiği çürük binalar (mezarlar) !!! 
 
Kağıt para dolandırıcılığını gördük, duyduk, biliriz de kağıt binalarla sınanmak canımızı çok ama çok yaktı. Hatırlar mısınız bilmem, depremden üç gün önce  hediye olarak satın aldığı dairede deprem günü  kızını kaybeden acılı annenin feryadı yürekleri dağlamıştı.
 
"Kızıma ev değil kendi elimle mezar almışım!"
 
Helal kazancına haram lokma katmayan, işini vicdanıyla yapan mimar, mühendis, müteahhit ve  onları denetleyerek, yaptıkları binalara hakkıyla onay veren yetkililer hariç bu ülkenin topraklarını insanlara ev değil mezar yapan vicdansız, hırsız müteahhitler, bu çürük binalara onay veren yetkililer, Allah bu milletin ahını yanınıza bırakır mı sandınız! Yuva sahibi olmak için dişinden tırnağından artırdığı helal kazancını güvenip de size teslim etmek miydi bu milletin suçu!  Depremde saniyeler içinde yerle bir olan o kağıt binaları malzemeden çalıp, kolon eksiltip, gayrı resmi planlar dahilinde gökdelen gibi dikerken nasıl geçti kursağınızdan vatandaşın alın teri akıttığı helal kazancı, göz göre göre nasıl yaşattınız insanlara bu acıyı da sonra bizim hatamız yok, takdir ilahi deyip savundunuz kendinizi! 
 
Allah'tan gelene boynumuz kıldan ince, bağrımıza taş basar rıza gösteririz lakin bu milleti deprem değil "hırsız muteahhitler" ve onları teftiş etmeyen "yetkililer"  ÖLDÜRDÜ !
 
"GÜN OLUR ASRA BEDEL" diyor yazar Cengiz AYTMATOV  bir romanında. 
Seneyi devriyesine  günler kalmış olan 6 Şubat 'ta asra bedel bir gün yaşadık. Yürekleri dağlayan acı bir gün. Deprem tabi ki meydana geldiği bölye halkını yakıp kavurdu lakin "asrın felaketi" olan o acı günü milletçe hep birlikte yaşadık. On binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti. Hepimiz uzaktan ya da yakından sevdiklerimizi kaybettik depremde. Hiçbir yakınımız olmasa dahi yakınlarını kaybedenlerin  acı feryatları bizim de yüreklerimizi dağladı. Günlerce ekran başında afet bölgelerini izleyerek depremzede vatandaşlarımızın acılarını onlarla birlikte yaşadık. Onların enkaz başında sevdiklerinin sağ çıkacakları ümidiyle acılı bekleyişleri devam ederken bizler evlerimizde boğum boğum yutkunarak, gözyaşlarımızı içimize akıtarak izledik tüm yaşananları ekran başında.
 
Ve bugün!
Bugün yaraları hızla sarılmaya devam eden depremin üzerinden bir yıl geçti.Tüm yaşananlar ortadayken, acı haykırışların ve yürekleri parçalayan feryatların sesi henüz kulağımızda çınlarken hayatı çok da normalleştirmeye çalışmayalım olur mu! Acımız henüz çok taze. Sizin memlekete hatta sizin evin penceresine güneş doğsa da deprem bölgesinde kara bulutlar henüz dağılmadı. İçlerinde hüzün yağmurlarını taşımaya devam ediyor. Elbette o bulutların yerini devlet ve milletçe yapılan maddi ve manevi destekle, tüm Türkiye tek vücut olup yapılan dualarla güneş alacak, umutlar ve hayaller yeniden yeşerecek, yüzlere buruk da olsa yeniden tebessüm yayılacak, belki acılar unutulmayacak ama o acılarla hayat yeniden demlenip acı hatıraların gölgesinde yeni sayfalar açılacak hayatımızda; fakat depremin yaraları tamamen sarılana kadar, bizler millet olarak  zamanın merhem olup yaraları iyileştireceği, kara bulutların yerini güneşe bırakacağı günü sabırla, tevekkül ederek ve umutla bekleyeceğiz inşallah.
Evet, hayat devam ediyor; herkesin kendince hayalleri, hayattan beklentileri var. Herkesin ailesiyle, sevdikleriyle, eşiyle, çoluğuyla çocuğuyla  geçirmeyi hayal ettiği güzel günleri var. Belki 6 Şubat'ta çocuğunuzun doğum gününü ya da eşinizle evlilik yıldönümünüzü kutlamak için günler öncesinden hazırlık telaşı içine girdiniz, belki de günümüzde moda haline gelen organizasyon şirketi tuttunuz kutlamalarınız için...
Hayallerimizi, güzel telaşelerimizi bir süre daha erteleyelim lütfen, en azından milletimizin acısı henüz kabuk tutmamışken, kara bulutlar deprem bölgesinden henüz dağılmamışken  mutluluğumuzu millete göstere göstere yaşamayalım olur mu!
 
Unutmayın, o gün enkaz altından çıkan cansız bedenlerden biri de bizim bedenimiz ya da ailemizden birinin bedeni olabilirdi ve belki de o gün depremde enkaz altında kalmadan birkaç saat önce ailece en güzel günlerimizden birini yaşamış olabilirdik.
 
Şimdi ne olur hayatımıza hiçbir şey olmamış gibi güle oynaya devam etmeyelim. Bir süre daha acıları birlikte  paylaşıp yaraları birlikte sarmaya devam edelim.
 
Önümüzde milletçe yaşayacak güzel günlerimiz de olacak inşallah.
 
Yarınlar elbet bizim elbet bizimdir! 
Vesselam...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yuzyilgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.