SENCER OLGUN
Köşe Yazarı
SENCER OLGUN
 

İSTİKBAL GÖKLERDEDİR

                                                                       İSTİKBAL GÖKLERDEDİR                 Geçtiğimiz günlerde uzay yolculuğuna çıkan Alper Gezeravcı'nın uzaydan dünyaya gönderdiği ilk sözlü mesajı "istikbal göklerdedir" olmuştu. Bir asır öncesi söylenmiş olan bu sözün ne denli önemli olduğunu sanırım günümüzde daha iyi anlıyoruz. Bilişim ve iletişim çağının olmazsa olmazı olan gökyüzü son zamanlarda şefkat dolu kucağını Türklere açmış durumda. İlk Türk astronotu olarak takdim edilen Alper Gezeravcı'yı büyük bir gururla uzaya yolcu ettiğimiz şu günlerde milletçe sevinip mutlu olmamız gerekirken maalesef seviyesiz ve art niyetli bazı tartışmaların içinde cebelleşip duruyoruz. Kimi "BMW'ye binmekle BMW sahibi mi olunuyor?" diyor, kimi de "Uzaya gidilmekle çağ mı atlanıyor?" diyerek Türkiye'nin bu tarihî yolculuğuna, milli gururuna gölge düşürmeye çalışıyor. Birileri de "İstikbal göklerdedir." sözünün kime ait olduğu hususunda tartışarak gündemi değiştirmeye çalışıyor. Bence sözün kime ait olduğundan ziyade sözün mahiyeti daha önemli bir mesele. Bazılarının da utanmasalar "Uzayda ne işimiz var?" diyeceklerini duyar gibiyim. Kim ne derse desin Alper Gezeravcı'nın uzaya yaptığı bu yolculuk Türk ve İslam dünyası açısından büyük bir gelişmedir. Türkiye tarihinde ilk kez gerçekleşen bu yolculuk sıradan ya da turistik amaçlı bir gezi değildir. On dört gün boyunca bir sürü deney ve gözlemin yapılacağı bu araştırma, Türkiye'ye çağ atlatmasa da birbirinden önemli bilimsel buluşların kapılarını aralayacak, yeni nesle rol model olacaktır.                 Türkiye'nin her başarılı çalışmasında alışık olduğumuz gibi bu önemli yolculuğunu da hazmedemeyenler çıktı karşımıza. “Neden kendi roketimiz ve fırlatma rampamız yok, neden bunları başka ülkelerin imkânlarıyla yapıyoruz?” denilerek farklı algılar oluşturulup gölge düşürülmeye çalışıldı milli şölenimize. Oysa şu bilinmelidir ki uzaya giden ABD, Rusya vb. birkaç devlet dışında birçok ülke bu çalışmalarını belli başlı şirketlerle yapmakta ve tüm dünyada bu tür faaliyetler böyle yürütülmektedir. Roketler de ABD'nin Florida eyaletindeki Kennedy Uzay Merkezi'nde olduğu gibi uluslararası birkaç uzay istasyonundan fırlatılmaktadır.                 Tartışılan diğer bir konu ise uzaya çıkan ilk Türk astronotun Alper Gezeravcı’nın olmadığı yönündedir. Bizim de bu konuda hakkı teslim etmemiz gerekir. Uzaya çıkan ilk Türk astronotun Kazakistanlı Tokdar Aubakirov (Ebubekirov) olduğu bilinmelidir. Alper Gezeravcı'nın Türkiye'nin uzaya giden ilk astronotu olduğunu söylemek sanırım daha hakkaniyetli olacaktır.                 Türkiye'nin bu tarihi misyonu dünya basınında büyük yankı uyandırıp uluslararası ajanslar ilk Türk astronotun uzay yolculuğunu manşetlere taşırken bizim bu kısır döngülü tartışmaları bırakıp milletçe yeni projelere omuz vermemiz gerekir. Zira vatanperverlik lafla değil, her daim çalışıp üretmekle, gerektiğinde canını ortaya koymakla olmaktadır. Türkiye'de maalesef belli bir kesim yıllarca bu tür eleştiri ve söylemlerle ülkemizin gelişmesine mani olmaya çalışmıştır. Kimileri “Laiklik elden gidiyor!” kimileri “Şeriat hortluyor!” diyerek ülkemizi her on yılda bir kaosa sürüklemiş, iktidarı darbeyle yıkmış ve uzay çağını tez zamanda yakalamamıza engel olmuşlardır. Bu anlamda Müslüman kimlikli binlerce bilim insanımız, askeri personelimiz, pilotlarımız ve akademisyenlerimiz “gerici” yaftalamasıyla görevlerinden alınmış, bir kısmı da hapse tıkılmıştır. 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat süreci bu tür zihniyetlerin gerçekleştirdiği utanç verici eylemlerden birkaçıdır. Nihayetinde yıllar önce Alper Gezeravcı da o dönemde mağdur edilmek istenenlerden biridir. Annesi sırf başörtülü olduğu için oğlunun askeri okuldaki yemin törenine katılamamıştır. Karanlık zihinlerin sırf başörtülü olmasından dolayı yemin törenine sokmadığı Sıdıka Gezeravcı böyle bir evlat yetiştirdiği için şimdilerde hepimizin gurur kaynağı olmuştur.                 Unutmayalım ki Türkiye'den başka gidecek yerimiz yoktur, hepimizin ortak ve tek vatanı bu kutsal topraklardır. Bunun içindir ki Türkiye'yi her türlü terörden koruyup onu en çağdaş zirveye taşımak hepimizin boynunun borcudur. İktidarıyla muhalefetiyle hedefimiz; en güçlü, en refah ve en adaletli ülke statüsüne kavuşmak olmalıdır. Yıllarca karanlık ellerle yapılmak istendiği gibi kaos ve kargaşalardan uzak kalınmalıdır.                   Bizi uzaya taşıyan devlet yetkililerine, tüm ekibe ve Alper Gezeravcı'ya selam olsun...
Ekleme Tarihi: 22 Ocak 2024 - Pazartesi
SENCER OLGUN

İSTİKBAL GÖKLERDEDİR

                                                                       İSTİKBAL GÖKLERDEDİR

                Geçtiğimiz günlerde uzay yolculuğuna çıkan Alper Gezeravcı'nın uzaydan dünyaya gönderdiği ilk sözlü mesajı "istikbal göklerdedir" olmuştu. Bir asır öncesi söylenmiş olan bu sözün ne denli önemli olduğunu sanırım günümüzde daha iyi anlıyoruz. Bilişim ve iletişim çağının olmazsa olmazı olan gökyüzü son zamanlarda şefkat dolu kucağını Türklere açmış durumda. İlk Türk astronotu olarak takdim edilen Alper Gezeravcı'yı büyük bir gururla uzaya yolcu ettiğimiz şu günlerde milletçe sevinip mutlu olmamız gerekirken maalesef seviyesiz ve art niyetli bazı tartışmaların içinde cebelleşip duruyoruz. Kimi "BMW'ye binmekle BMW sahibi mi olunuyor?" diyor, kimi de "Uzaya gidilmekle çağ mı atlanıyor?" diyerek Türkiye'nin bu tarihî yolculuğuna, milli gururuna gölge düşürmeye çalışıyor. Birileri de "İstikbal göklerdedir." sözünün kime ait olduğu hususunda tartışarak gündemi değiştirmeye çalışıyor. Bence sözün kime ait olduğundan ziyade sözün mahiyeti daha önemli bir mesele. Bazılarının da utanmasalar "Uzayda ne işimiz var?" diyeceklerini duyar gibiyim. Kim ne derse desin Alper Gezeravcı'nın uzaya yaptığı bu yolculuk Türk ve İslam dünyası açısından büyük bir gelişmedir. Türkiye tarihinde ilk kez gerçekleşen bu yolculuk sıradan ya da turistik amaçlı bir gezi değildir. On dört gün boyunca bir sürü deney ve gözlemin yapılacağı bu araştırma, Türkiye'ye çağ atlatmasa da birbirinden önemli bilimsel buluşların kapılarını aralayacak, yeni nesle rol model olacaktır.
                Türkiye'nin her başarılı çalışmasında alışık olduğumuz gibi bu önemli yolculuğunu da hazmedemeyenler çıktı karşımıza. “Neden kendi roketimiz ve fırlatma rampamız yok, neden bunları başka ülkelerin imkânlarıyla yapıyoruz?” denilerek farklı algılar oluşturulup gölge düşürülmeye çalışıldı milli şölenimize. Oysa şu bilinmelidir ki uzaya giden ABD, Rusya vb. birkaç devlet dışında birçok ülke bu çalışmalarını belli başlı şirketlerle yapmakta ve tüm dünyada bu tür faaliyetler böyle yürütülmektedir. Roketler de ABD'nin Florida eyaletindeki Kennedy Uzay Merkezi'nde olduğu gibi uluslararası birkaç uzay istasyonundan fırlatılmaktadır.
                Tartışılan diğer bir konu ise uzaya çıkan ilk Türk astronotun Alper Gezeravcı’nın olmadığı yönündedir. Bizim de bu konuda hakkı teslim etmemiz gerekir. Uzaya çıkan ilk Türk astronotun Kazakistanlı Tokdar Aubakirov (Ebubekirov) olduğu bilinmelidir. Alper Gezeravcı'nın Türkiye'nin uzaya giden ilk astronotu olduğunu söylemek sanırım daha hakkaniyetli olacaktır.
                Türkiye'nin bu tarihi misyonu dünya basınında büyük yankı uyandırıp uluslararası ajanslar ilk Türk astronotun uzay yolculuğunu manşetlere taşırken bizim bu kısır döngülü tartışmaları bırakıp milletçe yeni projelere omuz vermemiz gerekir. Zira vatanperverlik lafla değil, her daim çalışıp üretmekle, gerektiğinde canını ortaya koymakla olmaktadır. Türkiye'de maalesef belli bir kesim yıllarca bu tür eleştiri ve söylemlerle ülkemizin gelişmesine mani olmaya çalışmıştır. Kimileri “Laiklik elden gidiyor!” kimileri “Şeriat hortluyor!” diyerek ülkemizi her on yılda bir kaosa sürüklemiş, iktidarı darbeyle yıkmış ve uzay çağını tez zamanda yakalamamıza engel olmuşlardır. Bu anlamda Müslüman kimlikli binlerce bilim insanımız, askeri personelimiz, pilotlarımız ve akademisyenlerimiz “gerici” yaftalamasıyla görevlerinden alınmış, bir kısmı da hapse tıkılmıştır. 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat süreci bu tür zihniyetlerin gerçekleştirdiği utanç verici eylemlerden birkaçıdır. Nihayetinde yıllar önce Alper Gezeravcı da o dönemde mağdur edilmek istenenlerden biridir. Annesi sırf başörtülü olduğu için oğlunun askeri okuldaki yemin törenine katılamamıştır. Karanlık zihinlerin sırf başörtülü olmasından dolayı yemin törenine sokmadığı Sıdıka Gezeravcı böyle bir evlat yetiştirdiği için şimdilerde hepimizin gurur kaynağı olmuştur.
                Unutmayalım ki Türkiye'den başka gidecek yerimiz yoktur, hepimizin ortak ve tek vatanı bu kutsal topraklardır. Bunun içindir ki Türkiye'yi her türlü terörden koruyup onu en çağdaş zirveye taşımak hepimizin boynunun borcudur. İktidarıyla muhalefetiyle hedefimiz; en güçlü, en refah ve en adaletli ülke statüsüne kavuşmak olmalıdır. Yıllarca karanlık ellerle yapılmak istendiği gibi kaos ve kargaşalardan uzak kalınmalıdır.  
                Bizi uzaya taşıyan devlet yetkililerine, tüm ekibe ve Alper Gezeravcı'ya selam olsun...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yuzyilgazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.